Gün batıyor yine. Karanlık hafifçe şehrin üstüne çöktü. Yaşlı bedenim yorgun, en sevdiği işi yapıyor..
“Zafer ya da ölüm!”
Geri çekilmek zorunda kaldık. Dağlarda, o devasa kayaların üstünde geceyi geçirmek için bir oyuk bulmaya çalışıyoruz. Rüzgar adete bir bıçak gibi yüzümüzü kesiyor, yaralanmış bedenimizden akan kan donmuştu. Ordunun geride kalanına ne oldu bilmiyoruz. Sadece altımız kurtulabildik. Bu tam bir bozgundu..
Bir ağacın yanına savaş cübbemi çıkarttım ve artık bedenimin dinlenme vakti geldi. Aldığım yaralardan kan kokumu burnumda hissedebiliyordum. Çok az kişi kaldık. Geriye kalan askerler gece soğuktan donarak ya da bir kaç güne kurtlara yem olarak öleceklerdi. Çaresiz ve korkuyla onu bekliyorduk. Liderimiz Komutan Aeron, her zaman cesur ve tam bir savaşçıydı. Zırhı, Minoc şehrinin zanaatkarı olan üvey babası tarafından Stygian Abyss zindanlarında ki lavlarda dövülmüştü. Tek dostu bedenini sıkıca saran o zırhtı.
Buradan bu yazıyı okuyan herkese temenni ediyorum ki;
Ultima Online adına halen bir çaba içerisinde bulunmanızı ve yetkililer ile röportajlar yaparak yönetici ve sunucuların gayelerini direkt olarak paylaşma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ediyorum. Ultima-Online sadece bir oyun olmaduğunu, bir oyun için kimsenin birbirlerinin kırmamasını temenni ediyorum.
Ultima Online 17 saat önce
Sunucular 5 gün önce
Ultima Online 1 hafta önce
Sphere Scripting 1 hafta önce
Sphere Scripting 2 hafta önce
Ultima Online 1 ay önce
Sunucular 1 ay önce
Haziran 30, 2017
Haziran 24, 2017
Haziran 22, 2017
Haziran 18, 2017
Haziran 03, 2017
Mayıs 28, 2017
Mayıs 09, 2017
Mart 31, 2017