1. Bölüm

Mavi gökyüzünü karanlığa terkeden güneş İki dağın arasında kaybolurken Britain kentinin sokak lambaları teker teker yanıyordu adeta güneşin yokluğunu hissettirmemek için .. Britain en güçlü dönemlerini yaşıyordu .. Krallık hazinesi çok güçlü olan britain çalışmak yerine eğlenceyi seçmişti.. Yeni pavyonlar , eğlence yerleri açılıyordu ve britain halkındaki soylu ve zengin kişiler buralarda eğleniyorlardı evet bu britainin renkli yüzüydü .. Şaraplar , eğlenceler vedaha birçok şey.. Ama korkunç karanlık yüzü herzaman Renkli yüzünün arkasında bir gölge olarak kalmıştı ve o gölgeyi kimse görmek istemiyordu.. Bir bölüm insanlar eğlenirken , bazı insanlar ise hala taş madenlerinde çalışıyorlar ve orada uyuyorlardı.. Madenlerde çalışan bir işçinin onlara yemek getiren Cesur ve 20 Yaşlarında , felix adlı bir oğlu vardı. Felix hergün britainden madenlere yemek götürür ve maden işçilerinin ihtiyacını görürdü.. Ama o akşam hayatı dönülmez bir yola girecekti .. Sarı saçları ve mavi gözleri britaindeki birçok kızı büyülüyordu.. Onun dürüstlüğü ve saygısı herkestarafından bilinirdi ve bu yüzden herkesin güvenini kazanmıştır ..

Birgün madenlerdeki işçilerden birisinin karısı , felixin eline bir kolye tutuşturmuş ve o kolye yi kocasına vermesini istedi .. Felix o akşam maden ocağının kapısından girdiğinde koskoca bir boşlukta karanlığa büründü.. Ne olduğuna bir anlam verememişti içerisi çok karanlık olduğu için gözleri bulanmıştı etrafına bakınıyor ama hiçbirşey göremiyordu.. İşte o an bir anda önünde bir parlama oldu Etraf bembeyaz olmuştu. Felix elleriyle gözlerini kapatarak ;

Tanrı aşkına neler oluyor böyle diye haykırdı ..

Elleri ve sesi titriyordu.. Işık azalmıştı önünde duran beyazlar içindeki büyücü

Korkma çocuk diye yavaş bir şekilde ve boğuk bir ses tonuyla seslendi..

2. Bölüm


Korkma çocuk diye yavaş bir şekilde ve boğuk bir ses tonuyla seslendi..

İnanılmaz birşeydi bu. Maden yerine sanki başka bir gezegendeydi nasıl olmuştu da buraya gelmişti , bu nasıl birşeydi oysaki Felixin geçtiği sadece ufak bir maden kapısıydı .. Felix titreyen dişleriyle herkonuşmaya çalıştığında dilini ısırıyordu ;

Se-sen d-de K-kim-sin Diye Fısıldadı bir anda ..

Bu beyazlar içinde parıldayan yaşlı büyücü kimdi kimin nesiydi , peki ya o şaşalı girişe ne demeli , nasıl yapabildi böyle birşeyi bunları düşünürken düşünceleri ağzından cümle olarak karanlıkta süzüldü ;

Tanrım, Bu nasıl bir oyun böyle ..

Yaşlı büyücü çocuğun davranışlarını gülümseyerek izliyor ve birtaraftanda düşünüyordu .. Gerçekten bu çocuk güçlerinin farkındamıydı .. Bunu öğrenmenin tek bir yolu vardı ve çocuğa doğru yürüyerek ;

Bu bir oyun evet doğru , sen oyunun şahısın .. Etrafına bak çocuk sen ve senin gibiler hergün madenlerde çalışıyor ama diğerleri peki ya hergün eğlenen zenginler düşün bunları .. Sen seçilmiş kişisin evlat , bunları sen düzeltebilirsin

Felix , birsüre üstüne gelen bu büyücüden korkarak geri kaçtı ama kaçabilecek başka biryer yoktu ve kaçmayı bırakıp dinlemeye başladı .. Duydukları karşısında gerçekten şaşırmıştı .. Evet karşısındaki yaşlı adam haklıydı ama özel güçten bahsediyordu çocuk merakla ;

bunu nasıl başarabilirim ki ben bir madenci çocuğuyum Dedi ..

Ses tonu ümitsizliğinin derecesini gösteriyor ve Büyücüyü düşündürüyordu.. Böyle bir anlatıma rağmen hangi çocuk daha ümitsiz olabilirdiki ..

Sende büyücüsün ve bu gücünün farkında değilsin Diye söylendi bunları duyan felix şaşkınlığını gizleyemiyor ve iyice kafası karışıyordu .. Büyücü bir süre çocuğu izledikten sonra ;

Benimle gel evlat çok zaman kaybettik Dİyerek asasını daire çizerek yere vurdu ..
Vurduğu yerde bir kapı açıldı büyücü arkasına bakmadan kapıdan geçti .. Ardından felix büyücünün arkasından

Nereye gidiyoruz , ne için zaman kaybettik diye seslendi ama büyücü çoktan gitmişti ..

geçme ve geçmeme arasında kararsızdı .. Gözlerini kapatarak kapıdan geçti ..


3. Bölüm

Ve kapıdan geçmişti .. Bir kale vardı önünde , özenle işlenmiş taşları ve koskocaman bir asa işareti vardı kalede .. Gri taşlar ile Bir kapı büyüklüğünde pencereler .. Felix gözlerini açmış bu kaleyi izlerken ;

Aman Tanrım Diye haykırdı ..

Gerçekten inanamamıştı .. Hayatında Lord britishin kalesinden sonra 2. kez böyle bir kale görüyordu .. İlerden ona bir ses ;

Hey evlat hadi yapacak işlerimiz var diye seslendi ..

Ama Felix kendisini o büyüleyici kaleye o kadar kaptırmıştıki büyücüyü duymamıştı bile .. Büyücü çocuğun arkasından asasıyla ittirerek onu kendine getirdi .. Felix biraz korkmuştu tabikide. Etrafındaki genç büyücüler onu izliyor ve kıkırdıyorlardı .. Felix yürürken bile etrafını süzüyordu .. BUradaki herkes zengin olmalıydı hepsinin üstünde en kaliteli kumaştan dikilmiş cübbeler vardı .. Kendisinde ise yamalı pantulon ve üstüne ne olduğu belli olmayan bir kumaş .. Utanmıştı o kadar kişinin içinden .. Biraz daha inceledi .. Issız bucaksız yeşillik olan bu yeri .. Neresiydi burası .. Tam arkasına dönmüştü ve sorularını yöneltecektiki büyücü ;

Soru sorma hepsini sana anlatacağım evlat diye araya girdi ..

Felix gerçekten çok şaşırmıştı .. Bu büyücünün adını bile bilmiyordu kalenin kapılarına geldiklerinde büyücü kapıyı açmış ve karşısına birsürü soylu insan çıkmıştı hepsi büyücüyü bekliyor olmalıydı .. Felix , onları gördüğü gibi önlerinde diz çöktü .. Herkes , bu yaptığına şaşırmıştı .. Büyücü felixin yanına eğilerek ;

Bura britain değil kimsenin önünde eğilme bırak önemli değil .. Zamanı gelecek hepsi önünde eğilecek hadi kalk Diye Fısıldadı ..

Felix gülümseyerek ayağa kalktı ve etrafını izlemeye başladı .. Dışardan göründüğünden daha büyüktü kale.. Sanki binlerce merdiven vardı .. Duvarlarda tablolar ve Özel bir asa işareti vardı .. Felix büyücüye doğru ;

Hey bu nedir Diye merakla seslendi ..

Büyücü ile birlikte herkes oraya baktı ve Önünde eğildiği kişi ;

O biz büyücülerin sembolüdür bu kalede eğitim alıp dünyanın sonu gelmeden karanlıktan kurtaracak ve dünyada eşitliği sağlayacak büyücüye bu asa verilir. Diye açıklama yaptı ..

Büyücü felixin cevabını bekliyordu .. Felixin teni atmıştı , gözlerindeki ışıltı garip bir hal almıştı sanki bu olaylar ona rüyamış gibi.. Birsüre herkes felixi izledi Ve sonra felix kimsenin beklemediği bir cevap verdi ..

4. Bölüm

... Büyücümü ? Ne eğimi ? Dünyanın sonumu ? Ve kurtarmak mı ? gözleri faltaşı gibi açılmış , yanındaki büyücüyü izliyordu ... Neler oluyordu burada .. Büyücüye bakışları adeta " Neler oluyor bana açıkla " der gibiydi... Karşısında duran ve o işareti açıklayan Lord büyücüye eğilerek ;

Bu konu hakkında bir açıklama bekliyorum hemen (!) odamda olacağım diye fısıldadı ..
Ve yanında bulunan heyetiyle birlikte oradan uzaklaştı ... Birsüre arkalarından baktıktan sonra felix ;

Ne demek oluyor bunca olanlar , hem seni bile tanımıyorum sen kimsin dedi ..

Birsüre sessiz kalan büyücü ;

Herşey Büyücülük toplumu başkanı'nın değişmesiyle başladı ... Şuan bir büyücü ölümsüzlük hakkı kazanacak ... Ve bu hakkı kazanan kendi halkını kurtaracak. Bana gelince ; ben , Albus ve bu Toplulukta saygı duyulan bir büyücüyüm ..
Birsüre sessizlik oldu albus felixe döndü .. Felix sanki hayalet görmüş gibi bakıyordu bu anlatılanlar doğru ise kendisinin ne bağlantısı olabilirdi .. Düşündükçe mavi gözleri büyüyor büyüdükçede korkunç bir hal alıyordu .. Albus konuşmasına izin vermeden ;

Gel benimle Diyerek merdivenlerden ilerledi ve bir odaya girdi ..

Arkasından felix koştu ve girdiği odaya arkasından girdi ..

Gözlerini etrafta dolaştırdı , büyü eşyaları ve bir küre vardı .. Birsüre albusu uzaktan izledi ... Sonra albus kafasını kaldırdı ve ;

Buraya gel ve şu küreyi sağ elinle tut ve gözlerini kapat dedi ..

Felix , taşlar üzerinde yürürken bastığı taşlar kadar duygusuz bastığı taşlar kadar soğuk oluyordu .. Çünkü bu olanlar kafasını karıştırmıştı ... Daha dün bir madenci çocuğuydum şimdi halkımın kurtarıcısımı olacağım düşünceleriyle küreyi tuttu ...

Britain saldırı altındaydı , sadece britain değil bütün herşehir ... Ve şehirleri büyücüler koruyordu ... İnsanlar diri diri gömülüyor , kadınlara tecavüz ediliyor , çocuklar zorla çalıştırılıyordu ... Kötülük heryeri elegeçirmişti ... Ve sonunda uyanmıştı ...

Gözlerinden yaşlar geliyor , vücudundan terler boşalıyor , vücudu titriyordu ...

Aman tanrım , bunlarda neydi böyle

Albus birsüre felixi izledikten sonra elini omzuna koydu içten ama boğuk bir ses tonuyla ;

Evlat bütün dünya o kürede gördüğün gibi kötülerin hakimiyetine girmemek için savaşacak ve senin halkının kurtarıcısı sen olacaksın ... Hadi şimdi yat uyu yarın büyü yapmayı öğreneceksin ... Dedi ve bir cevap duymak istemezcesine odadan ayrıldı ...

Felix duyduklarının gördüklerinin etkisiyle kendini yatağa bıraktı ... Hayatında ilk defa böyle bir ağırlık vardı üstünde belkide koruyucusu olduğu halkın ağırlığıydı bu gözleri yavaşça kapandı ve belkide son rahat uykusuna daldı..


5. Bölüm

Günışığı herzamankinden daha fazla aydınlatıyordu o gün... Güneş battığı 2 dağ arasından kurtuluş için doğuyordu ... Yani Felix için ... Yeni gün yeni doğmuştu ama Albus çoktan uyanıp felix için birşeyler ayarlamıştı bile o gün çok yorulacaklardı hem felix hem albus... Bir anda kapı aralandı içeri giren albustu ... Odanın penceresini açtıktan sonra felixi uyandırdı .. Uyku sersemi olan felix neler olduğundan habersiz ayakta duruyor ve sallanıyordu .. Albus elindeki cübbeyi felixe uzattı ve ;
Giy bunu ve sana birşey daha vericem sonra alıştırma yapmak için biryere gidicez dedi
.. Felix mavi gözlerini anlamsızca cübbenin üstünde gezdirdikten sonra albusun suratına manasız bakışlarıyla birlikte yetmezmiş gibi can sıkıcı ses
tonuyla ;
Bu nedir ? Hem bana başka ne vereceksin ve nereye gidicez ? Diye bir çok soruyu ard ardına sordu ...

Albus suratını asarak ;

Çok konuşuyorsun çocuk beni dinle kapının önünde bekliyorum hadi Dedikten sonra Felixin arkasından dediklerini duymamazlıktan gelerek kapının önünde beklemeye başladı ... Birsüre sonra Büyücülük Toplumu Başkanı ile kapıda karşılaşan albus birsüre sessiz bekledi ... Ondan sonra yüzünü çatarak Topluluk Başkanı ;

Albus bu ne demek oluyor sokaktan topladığın çocukları buraya getiriyorsun Dedi aşağılayıcı bir tavırla ...

Bu sözleri birsüre dinleyen albus karşı çıkarak ;

Onda kimsede olmayan birşey var ..! Onun güçlerini çok küçümsemeyin ! İşte o seçilmiş kişi o ! Onu diğerlerinden ayıran özellik o ! Kader onun üzerine yazıldı .. diye sesini yükseltti ...

Bu sözler üstüne Başkan Asasını Yere Vurarak Haykırdı ;

Güldürme beni ! Benim öğrencilerim duellolarda bu çocuğa büyü bile attırmaz Dedi ve
arkasını döndü bir kaç adım attıktan sonra tekrar albusa dönerek ;

Ölümsüzlük duellosundan canlı kurtulduğun için herkes sana saygı duyabilir ama ben herkes değilim dedi ve karanlık koridorda kayboldu ..

Felix üstünü giyinmiş ve konuşulanları dinlemişti ... Ne demek oluyordu bunlar Ölümsüzlük duellosundan canlı kurtulmak ta neyin nesiydi .. Ben seçilmiş kişimiyim diye sorular sorarak albusun yanına geldi ... Albus bir süre felix'i izledikten sonra ;

Korkma evlat , şuan herkes bize karşı ama zamanı gelince kaderden kaçamayacaklarını anlayacaklar Dedi ve gözünü kırptı ..

Albus'un bir süprizi daha vardı felixe ... Felix'in gülümseyen yüzüne bakarak ;

Benimle gel sana birşey vermek istiyorum Dedi ve yanlarındaki kapıdan içeri girdi ... Felixte heycan ve merakla arkasından içeri girdi ..
Albus elinde bir asa tutuyordu felixe bakarak ;

Bu benim senin yaşındayken kullandığım asaydı .. Şimdi senindir.. dedi gülümseyerek ..

Bu durumdan hoşnut olan felixin buraya geldiği süreden beri ilk defa böyle gülümsediğini görüyordu albus ... Sonra felix gülümseyerek ;

Teşekkür ederim , ama ben büyü yapmayı bilmiyorum Dedi

Felix yüzünü buruşturmuş ve utanmıştı .. Birsüre sessizlik olan odadan çıkan albus felix'e ;

Benimle gel diye seslendi ..

VE ikisi birlikte Geçitlere geldiler burada birsürü kapı vardı .. Hepsi ayrı biryere gönderiyordu insanı .. Albus Yeşil kapıdan geçtikten sonra ormanda ufak bir asa hareketiyle görünmez oldu ve Felixi beklemeye başladı




6. Bölüm

Felix karmaşık duygular içinde kapıdan geçmişti ve kendisini ağaçların ortasında bulmuştu birçok ağaç ve sadece kendisi ...
Ürkmüş olan gözleri albusu arıyordu ve Sessizliği bozan ve felixin iliklerine kadar korkuyu hissetmesine neden olan cümleyi albus kuruyordu o an ;

Sen nasıl savaşacaksın kendini korumayı öğrenmelisin Dedi ve görünmez durumdan çıktı ..
Biran Felix ürkmüştü ve çok şaşırdı nasıl beceriyordu böyle şeyleri ..
Birsüre sonra Albus felixe dönerek ;

asanı bana doğrult ve Bütün gücünü saldırı yapacağın noktaya asan ile yönelt ve oraya odaklan konsantre ol ve "Uus jux" diye haykır Dedi ..

Felix , heycanla asasını kaldırdı gözleriyle sağ omzuna konsantre olurken bütün gücüyle asayı karnına doğru çevirdi ve ;

Uus jux diye haykırdı bu ses o kadar yüksektiki belkide büyüden daha fazka etki yapmıştı ..

Ama büyülü sözleri söylediğinde sadece asanın ucundan bir duman ve "Puf" sesi çıkmıştı.. Felix , heycanla albusa ;

İşe yaradımı becerebildimmi diye sorular yöneltti ..

Albus , yüzünü buruşturarak ;

Dediklerimi dinlemiyorsun bütün herşeyinle tek bir noktaya odaklan İşte böyle "Uus Jux" Diye Haykırdı ...

Büyü felixin göğsüne çarptı .. Felix büyünün etkisiyle biraz geriye doğru savruldu .. ve tekrar doğrulup ;

Bu nasıl bir büyü böyle kendimi koşamayacak kadar güçsüz hissediyorum dedi

Gerçekten çok sinirlenmişti En kolay büyüyü bile beceremiyordu sinirle asasını yere vururken albusa ;

Nerde bahsettiğin o büyü gücüm yer yarıldıda içinemi girdi dedi ...

Biranda heryer sallanmaya başlamıştı albus ve felix neler olduğunu anlayamamışlardı

Albus sallantı geçince hemen felixe bakarak ;

Nasıl yaptın sen onu büyü ismini mırıldanmadan profesyonel bir büyü yaptın dedi ..

Dünyada tek büyülü sözleri söylemeden büyüyü yapabilen kişiydi albus yada kendisi öyle biliyordu .. Ama bu yasaktı ve Felix yasağı çiğnemişti ... Felix'i gözleriyle izliyor bu sefer kendi gözleride şaşırmaktan büyüyordu .. Büyüyü yapalı 1 dakika olmamıştıki biranda bütün Büyücüler topluluğu Oraya gelmişti .. Topluluk başkanı Felix'e Doğru

Büyü yasalarını çiğnemiş bulunuyorsun "AN EX POR" diye haykırdı ..

7. Bölüm

Topluluk başkanının asasından çıkan büyü kendi nefretiyle birleşerek çok güçlü bir bağ ile Felix'e çarpmıştı.. Felix büyü'yü kendisinde hissettiğinde gözlerini kapamış olanları görmek istememişti .. Ama durum düşündüğü gibi değildi .. Topluluk danışmanı felix'e dönerek ;

Asla çiğnenmemesi gereken kurallardan birisi olan büyü sözlerini söylemeden büyü yapma kuralını ihlal etmiş bulunuyorsun Büyücülük Mahkemesi sonunu kararlaştırana kadar İce dungeon'da mahkum olarak hayatını sürdüreceksin gardiyanlar götürün Dedi ...

Birsüre sessizlik olmuştu .. Felix kaçmaya çalışıyordu ama vücudu kıpırdamıyordu . Buda neyin nesiydi böyle .. Kıpırdayamayacak kadar korkmuş olamazdı .. Tekrar asasını vurmaya çalıştı ama hiçbir kasını oynatamıyordu ... Büyücülük kurulu başkanı nefretle albus'a döndü olanları albus izlemekten başka hiçbirşey yapamıyordu .. Çünkü büyücü topluluğuunu karşısına almak demek felix ve bütün yoldaşları için son demekti ... Ve sanırım öyle olacaktı ... Felix'in ice dungeona gönderilmesi çok ağır bir cezaydı orada bulunan ejdarhalar en başta adamı bir buz kütlesi haline geytiriyor sonrada eritip yakıyordu ... Gerçekten zor bir dönem geçirecekti felix . Ama o seçilmiş kişi başarabilir düşünceleriyle kendini avutuyordu albus.. Ne olduysa o anda olmuştu Topluluk başkanı asasını kaldırarak ;

Ve sen albus ! Senin kaçınılmaz sonun olacak bu ..! Sende bu suça yardımda bulunduğun için sende suçlusun ve gidecek olduğun yer ; Cehennem (!) "İn nox" Diye haykırdı ..

Bu cümle etraftaki herkesi şok etmişti ... Felix kıpırdayamıyordu ama bu cümleleri duyduktan sonra kıpırdamakta istemiyordu ...

Albus karşısındaki kişinin topluluk başkanı olduğunu biliyordu ... Onu öldüremezdi zaten bu o kadar kolay değildi bu yüzden büyüyü yemeden başkana doğru ;

"Rel Wis" diye haykırdı .. Sessizce büyü yapabilme yeteneği varken neden haykırıyordu kendisde bilmiyordu. duello'nun bu kadar aksiyonlu olmasından kaynaklanıyordu belkide ... Onlar duello yaparken felix götürülmüştü bile ..

Albusun yaptığı büyü topluluk başkanının konsantresini bozdu ve büyü başarılı olmadı .. Albus ifadesini değiştirmeden ;

Bu kin neden bill neden ? Dedi ... Ve asasını indirdi ..

Topluluk başkanı sinirle gözlerini büyüttü sağ ayağını öne atarak ;

Kes sesini ! sen bana adımla hitap edemezsin ! Sana olan kin'imin nedenini sende biliyorsun albus sende ! Unutma ölümsüzlüğün kımıldaşını ! dedi ve Ardından Por ort grav diye haykırdı ... Savaşın heycanıyla , kin ve nefret birbirine karışmış topluluk başkanının gözünü kör etmişti ... Tek görebildiği şey kendisi için intikam. Albus'un görebildiği tek şey ise "Nedensizlik"ti..

Büyü sonucunda albusun omzuna bir yıldırım çarpmış albus büyünün etkisiyle sersemlemişti.. Kısa sürede kendine gelen albus gülümseyerek ;

İntikam duygusu gözünü kör etmiş eski dostum .! Sana attığım büyü , senin büyü gücünü azaltıyordu ama sen bunu farketmedin tek odaklandığın şey beni öldürmekti .. Büyü gücünden beslenmiyorsun ... Kin ve nefretinden besleniyorsun buda olanları anlamamana neden oluyor dedi ve büyüyü anlamaması için sessizce asasını yere vurdu ...

Bu sözler Topluluk başkanını çok şaşırmıştı ve ne yaptığını anlayamıyordu ... Albus asasını yere vurduktan 5-6 saniye sonra heryer sallanmaya başladı ... Heryer toz toprak olmuştu birbirlerini zor görebiliyorlardı ... Topluluk başkanı hemen dikkatli bakışlarla etrafını süzerek ;

Earthquake ha albus ! Sessiz yapman birşey değiştirmedi kaybediceksin ! dedi ..

Halbuki albus sadece onun böyle düşünmesini istiyordu ... Ardından asasını havaya kaldırarak ;

Vas Ort Grav diye haykırdı ...

Asasından yükselen ışık gökyüzünde kayboldu ... ardından onlarca yıldırım etrafına düşmeye başladı ... Heryer kapkaranlık olmuştu ... Albus için oradan ayrılma vakti gelmişti ... Asasını indirerek "kal ort por" diye fısıldadı ve oradan ayrıldı ...

Bunu Topluluk başkanı duymamalıydı sanki onu burada oyalamak istemiyormuş gibi Söylemek istedi ama bunu yapmak zorundaydı ...

Topluluk başkanı vakit kaybetmeden ;

İn lor diye haykırdı etrafı şimdi daha iyi görüyordu ama geç kalmıştı çünkü Albus oradan gitmişti bile ... sinirle hemen görebildiği ve albusun kaçtığını düşündüğü tarafa doğru ;

Rel por diye haykırdı ...

Onun oraya ışınlanmasının büyüyle alakası yoktu ... O nefret o kin onu heryere saniyede götürebilirdi ... Etrafına bakan topluluk başkanı Albusu kaçırdığını görünce ;

Lanet olsun albus hayatıma mâlolsada seni öldürücem dedi ve

İstemezcesine "Kal ort por" diyerek oradan ayrıldı ...

8. Bölüm / İsteyen üye'lerin bir kısmının rp'ye dahil olduğu bölüm \

Büyü dünyasının saygı duyduğu albus flame , dün büyücüler kurulu'na bir orman gezintisi sırasında Felix felicis adlı yoldaşı ile birlikte saldırıda bulundu... Sessiz büyü kuralını hiçe sayan bu ikiyüzlü büyücü Büyücüler kurulu başkanının profesyönelce kendisini korumasıyla saldırısı ve umutları suya düştü ... Felix felicis adlı saldırgan yakalanıp gerekli cezayı alırken , albus flame cove ormanlarını ateşe vererek kaçtı ... Albus flame'yi rahat bırakmayacağını söyleyen Topluluk başkanımız ardından şunları ekledi ; Orada albus'u öldürebilirdim ama benden merhamet diledi .. Biranlık insanlık duygum kabardı ve o anı çok iyi değerlendirerek ormanı ateşe verdi. Onu kaçırmayabilirdim ama orman onun peşinden koşmaktan çok daha önemli ... Görüyorsunuz albus flame artık bir suçludur o ve yoldaşlarını yakalayana ödül verilecektir ... Büyücü dünyasından haberdar olmak için bizi okumaya devam edin

Lanet olsun ! Felix ellerinde ve onu koruyamadım acilen , toplanmalıyız .. Diye mırıldandı albus ...

Elindeki gazeteyi cebine koyarak atına atladığı gibi çok eski 2 dostunu ziyaret etmek için yola düştü ... Evet bu 2 kişi Tymaron ve Vebrueridi.. Onlar herzaman albusun arkasında olmuş , onu desteklemişlerdi ... Şimdide aynısı yapcaklarına emindi albus ... Bu güvenilirlikle , ormanın ışığını keserek ilerlerken peşine takıldığını düşündüğü ödül avcılarıyla karşılaşmamalıydı ... Son duellodan sonra yorgun düşmüştü ve Gücünü toplamaya zaman bulamamıştı... Ve sonunda yolun sonuna gelmişti ... Tymaron ve Vebruer'in yaşadığı buc's görünmüştü ... Atını birkezdaha bucs'a doğru sürmüştü. şimdi 2 eski dostu ile görüşmediği yılların acısıyla atının hızını karıştırır olmuştu albus ... Ve gizli giriş oradaydı yada orada olmalıydı... kafasında cübbesinin siyah kapşonu kapalıydı ... Çünkü suçluydu o şuan ... Uzun süredir görmediği Tymaron ve Vebruer'in yüzlerini bile unutmuştu ... Ve gizli geçidi ararken birden ;

In nox diye kükreme gelmişti ...

Albus büyünün nereden geldiğini göremediği için büyü albusun vücuduna isabet etmişti ... Birsüre etrafına baktı ve kimseyi göremedi .. Zehir yavaş yavaş vücuduna yayılıyordu ...

Sessizliği bölen bir fısıltıydı albusun ağzından çıkanlar Wis Quas ! ağaçların arasındaki iki kişi açığa çıkmıştı ... Bunu farkedenler biraz şaşırsada belli etmeyerek ;

Kimsin ve burada ne arıyorsun dedi

Albus , büyü sözlerine kullanma gereği duymayarak asasının ufak bir hareketiyle "Cure" büyüsünü yaptı. Büyü'nün vücuda yayılması durmuş ve şimdi ter yoluyla dışarı atılma işlemi başlamıştı.. Albus bu zor durumdan kurtulduktan sonra ;

Ben iki eski dostumu , Tymaron ve Vebruer'i arıyorum çok önemli bir konu var dedi ...

Onların yerini bilmesini umut ediyordu albus.. Biran kendi kendine şu son 3 günde birçok şey umut ettiğini farketti...

Ve karşıdakilerden birisi asasını indirerek ;

Ben Tymaron buda Vebruer peki ya sen kimsin dedi...

Arkadaki kişi hala asası elinde ayakları yere sabit en ufak bir kıvılcım bekliyordu ... Taki Albusun ağzından Albus , Albus Flame sözcükleri çıkana kadar


9. Bölüm

Albus'mu ! Albus eski dostum nerelerdeydin kaç yıl oldu bu sözler az önce heran saldırmak için bekleyen Vebruer'e aitti.. Biranda asasını indirip albusa sarılmıştı ... Ardından Tymaron ! da onlara katıldı .. Bunca yıl ayrı kalmaları birbirlerine olan sevgilerini bitirmemişti ... Albus hemen sarılma işini kısa keserek ;

Dostlarım işte zamanı geldi isyan başlamak üzere seçilmiş kişiyi buldum ... Felix adlı bir genç ve dün benim yüzümden yakalanıp ice dungeona götürüldü onu kurtalmalıyız ve isyanı başlatmalıyız dedi ...

Tymaron ve Vebruer birbirlerini izlediler bir süre ... Ama ice dungeona nasıl gidebilirlerdiki çok uzaktı ... Bulunduğu yerin ters tarafı ... Lanet olsun neden bütün işler zorlaşıyor , kader neden onları böyle saçma oyunlarla oyalıyordu neden ! ? Eşitlik , özgürlük , istemek kaderin oyununu bozmuş olmalıydı ...

Tymaron bunları düşünürken Vebruer bir anda kafasını albusa çevirerek ciddi bir ses tonuyla ;

Ben giderim ! dedi ...

Albus , biraz şaşırmışta olsa belli etmiyordu , cebinden çıkarttığı taşı Vebruer'e uzattı gülümseyerek ;

Al işte buda felix'in bulunduğu yerin koordinatları buraya ışınlanabilirsin sen onu yaparken bizde Tymaron ile yolda devam edip eskiden toplulukta bizimle olan "Earl,Mack ve Ragnar'ı bulmalıyız dedi ..

Birsüre hepsi gülümsedi ... Vebruer ufak gülümsesini kahkahaya çevirerek ;

Yoldaşlık toplanıyor ha ! Hadi siz gidin bende birkaç hazırlık yaptıktan sonra İce dungeona gidicem dedi ...

Bu sözler üzerine gülümseyen albus ve tymaron atlarına binip ormanın kör edici karanlığında kayboldular , yeniden doğmak için...!

bucs'ta bunlar olurken ice dungeonda hapis olan felix Buz ejderlerinden kaçıp etrafı inceliyordu ... Birisini görmüştü ilerde belki felixe yardım edebilirdi bu kişi .. Yanına geldiğinde karşılaştığı tekşey göğsünden bir sarkıta saplanmış ölü bircesetti gözleri zamanında yaşadığı korkuyu anlatıyordu ... Bu cansız bedeniyle felix'e yardımcı olamazdı .. Hey ama şuna bakın !!! Elinde bir kitap vardı kırmızı bir kitap ... Buz tuttuğu için ayıramıyordu cansız ve değersiz bedenden eğilip yazıyı okumaya çalıştı ... Büyükitabı ?? Bu ne olabilirdiki nasıl alabilirdi onu ... İlerde duran dragona kartopu attı felix .. Ölümü ayağına mı çağırıyordu yoksa ?? ... Soğuktan buz tutan ilikleri reflekslerini düşürüyor hareket kabiliyetini sıfırlıyordu ... Ama böyle bir durumda refleksleri 0 olsa ne olacaktıki o korkuyla !! Ejderin ağzından çıkan alev felixe doğru ilerliyordu ... Zamanı geldiğinde yana atlayan felixin üsütnden geçerek arkasındaki buz kütlesindeki cesede geldi ... ceset buzluktan çıkmış bir kömür olmuştu !! Soğuk ama Yanık !! Felix hemen kitabı aldığı gibi buz kütlesinin arkasından kaçtı ejder olayı anlayamadığı için felixi yakalayamadı ... Geceyi geçirmek için kendinin girebileceği kadar bir mağara yapmıştı kendine .. Bütün geceyi büyü kitabındaki büyüleri öğrenmek için geçirdi ... Dışarda tipi vardı birazdaha burada kalıp büyü çalışmalıydı ... Asası olmadığı için sadece büyülerin nasıl yapılabileceğini öğreniyordu...

Bu konu |Holgora| tarafından düzenlendi(2012-08-01 05:44, 11 yıl önce)
Novice
-14.8
Yazı Stilini Beyenmedim :d


hikaye gerçekten çok hoş olmuş... ellerine sağlık.

Bu konu KadhraS tarafından düzenlendi(2012-08-01 15:19, 11 yıl önce)
Yazı stilimi yoksa betimlemeler falanmı ?
Nitelemeler fln çok güzel olmuş.Bence devam etmelisin.
3. Bölüm Eklenmiştir İyi Okumalar ^^
Aferin evlat.. Güzel yazmıssın
Teşekkür ederim abi :) Senin için yazdım =) Felix'ten Anlaşılıyordur Umarım ? =) :asik2
:asik2
Şuan hikaye'de bunun ölümsüzlük uğruna ölmek'le ne alakası var diyenler olabilir bunu hikaye'nin sonunda görüceksiniz öyle bir birleşicekki =)
bence diğer yazılara göre çok daha iyi olmuş.. böyle devam et..
Güzel güzel böyle devam et.!
Ersin ... yersin.Eline sağlık bebeğim msn hacklendi msnden daha iç açıcı yorumlar yazmak isterdim başka zamana inşallah :D.
Silindi
Members
1
Gercekten Cok Hos Bır An Icın Kıtap Okuyormusum Gıbı Hıssettım Keske Kıtap Olsaydı Devamını Merakla Beklıyorum
5. Bölümde eklenmiştir bugünlük bölümler yeter yarın yeni bölümler eklenecektir. .:)
Silindi
Novice
1
5. Bolumde Cok Hos Ama Sankı Bıraz Acele Etmıssın Gıdı Dıyer Bolumler Daha agır Ve Surukleyıcıydı Bu Bolumde Albus Habire Cocuga Benımle Gel Benımle Gel Demıs :s



Üye Ol veya Giriş Yap

Bu forum başlığına mesaj atmak istiyorsanız hemen üye olun veya giriş yapın.