Ne kadar kolay aslında; kimin kutusundan ne kadar çıkacağını merak etmek, ya da son model arabalarda, villalarda. köşklerde geçen hikayeleri takip etmek...

Üstelik hepsi siz de bir merak uyandırıyor hepsi... Acaba bugün kimin hayatı kaç
para ile kurtulacak, hangi sevilen karakter, hangi karaktere ihanet edecek, hangi emekli,
hangi mal varlığı ile, hangi dul bayanla evlenecek, hangi Holywood filminde, hangi vücut
parçaları havada uçuşacak, kim ölecek, kim kalacak ya da bugün hangi yemeği yapan yarışmacı, hangi azarı işitecek, kim kapacak büyük ödülü, hangi gelin, hangi kaynananın gönlünü çelerek, hangi damat adayına eş olmak isteyecek ya da hangi yuva böyle bir yarışma programında milyonlarınönünde kurulabilecek. Hepsi de merak konusu...

ve en sonunda geceniz hangi koltuk köşesinde, kumandanın hangi kanalında, öyle sessizce ve tepkisizce bitecek...

... ama sabah uyandığınızda, fark edemeyeceksiniz üzerinize karanlık bir güneşin doğduğunu, Evet! Gecenin o parlak yaşamlarından hayatınıza sızan ışıklardan sonra, o sabah kalktığınızda güneş karanlık doğacak...

Çünkü dünün o parlak gösterilerini, yarışma programlarını, dizilerini, kanlı Amerikan yapımı
filmlerini ve mafya özentisi kişilikleri veren kanallardan; bir genç kızın vahşice öldürüldüğünü, işsizliğin resmi kayıtlara göre üç buçuk milyon olduğunu, bir polisin "Polat'dan daha hızlı silah çekerim" diyerek arkadaşını vurduğunu, açlık sınırının gece yayınlanan yemek programlarına inat, asgari ücretin birkaç katı daha fazla olduğunu, iki askerin Hakkari'de mayına basarak öldüğünü, Batman'da bir genç kızın kendisini astığını duyacaksınız. Yine de fark edemeyeceksiniz, çünkühemen akabinde herhangi bir magazin programının, herhangi bir yerinden yakalayacaksınız,
Bodrum'da sevgilisi ile yakalanan sosyetik güzelin haberini ve zannedeceksiniz ki, onun zevk ve sefa içinde bronzlaşmış tenini yakan güneş, şu anda sizin üstünüzde, ama yanılacaksınız, çünkü siz öyle bir yaşamı arzuladıkça kararacak güneşiniz. Aynı güneş hiç bir zaman sizin üzerinize doğmayacak, siz geçim sıkıntısı çekmek ile yüzyüze kalabilecek bir ailenin bireyi olacaksınız, çünkü hayatınız bir önceki gece televizyon karşısında uyukladığınız o koltukta kalacak.

Yıllarınız böyle geçerken, bir sabah güneş karanlıkta olsa üstünüze doğmayacak ve siz ölürken bile, arkada kalanlarınıza nasıl bir gelecek bıraktığınızın farkında olmayacaksınız.

O nedenle devam edin gecelerin dört duvar arasında yaşanan parıltılı ekranına bakmaya, çünkü, milyonlarca can vererek korunan değerleriniz gittiğinde, kimse size bakmayacak, tıpkı bir korku filminde ölmeyi bekleyen bir figuran gibi bekleyeceksiniz, sizin için yazılan senaryonun tecelli etmesini...

Alıntıdır.

Üye Ol veya Giriş Yap

Bu forum başlığına mesaj atmak istiyorsanız hemen üye olun veya giriş yapın.