!Blacklag! : Katılıyorum ultima.forever Orta Dünya çok ektiliyor.
Ayrıca;
demişsin goblinler bi orc türüdür eğer öyleyse uruk-hailere ''uruk-hailer tamamen başka türlerden döllendirilp saruman tarafından yaratılmıştır.'' deme.Çünkü uruk-hailer ork goblin melezidir yani senin deyiminle orkların bi ürünüdür.Oda bir orktur.

elbette uruk-hai lerde orktur. ork ve goblin melezi deniyor ama başka bir şeylerde olabilir , ama bunu saruman dan başka kimse bilemez. çünki orklar ile goblinler zaten birbirlerini döllerler. ama eskiden uruk hailer yoktu, yani işin içine sarumanın maia gücüde eklenmiş bence.
Tabi ki sarumanın nefreti sonucu oluştu ;)
TROLLER
Troll, Sindarin dilindeki Torog'un karşılığı olarak kullanılmıştır. Başlangıçlarında, ta Eski Günler'in alacakaranlığında, kalın kafalı ve aptal yaradılışlı olan bu yaratıkların, hayvanlardan farklı bir dilleri yoktu. Fakat Sauron onları kullanmış, öğrenebilecekleri kadarını öğretmiş, zekâlarını kötülükle bilemişti. O yüzden troller hâkim olabildikleri kadarıyla dillerini orklardan öğrenmişlerdi; Batı Toprakları'nda Taş Trolleri Ortak Lisan'ın bozulmuş bir şeklini kullanıyorlardı.

Fakat Üçüncü Çağ'ın sonunda güney Kuyutorman'da ve Mordor'un dağ sınırlarında daha önce hiç rastlanmamış bir trol ırkı görülmeye başladı. Kara Lisan'da bunlara Olog-hai deniyordu. Bunları, hangi soydan olduğunu bilmeseler de, Sauron'un üretmiş olduğuna kimsenin kuşkusu yoktu. Kimisi bunların trol değil de dev orklar olduğunu kabul ediyordu; fakat Olog-hai hem bedensel açıdan, hem de zihinsel açıdan, irilik ve güç açısından çok daha ileri oldukları en iri ork cinsinden bile çok farklıydı. Troldüler trol olmasına ama efendilerinin kötü niyetiyle doluydular: Güçlü, çevik, hiddetli, zeki olmakla birlikte bir taştan bile daha sert korkunç bir soy. Alacakaranlık'ın eski ırkının aksine, Sauron'un iradesi kendilerine yöneltilmiş olduğu sürece Güneş'e dayanabiliyorlardı. Çok az konuşuyorlardı; bildikleri tek dil Barad-dûr'un Kara Lisanı idi.



[Alıntıdır]
mademki konu trollerden açıldı, ben biraz anlatayım, Kadim Düşman Melkor tarafından entleri takliden yaratılmışlardır, her taklit gibi aslı kadar güçlü değillerdi. ama yinede çok güçlüdürler. güneşte taşa dönüşürler, ve çok yavaştırlar. ayrıca aptal olmalarıdnan dolayı bu onların tehlikesini onemli ölcüde azaltmıstır. Melkor bunun için onları genelde muhafız konumunda tutmuştur. ama çağlar sonra sauron onları hızlandırıp akıllı birer ölüm makinesine dönüştürecektir.
Beyler bence tüm rolePlay OrtaDünya tabanlı olmamalı Yunan Mitolojisinde bile roleplay yapılarbilir.
bence mitoloji olayı farklı. ama en saglam temeller üzerine oturtulmus ve en iyi fantastik evren orta dünyadır. üzerine tanımam. ejderha mızrağı , unutulmuş diyarlar felan okunabilir tabiki ama kesinlikle kıyaslanamaz.
unutulmuş bir ırk var sanırım, dur ben arkadaşıma soruyorum, size tarif edeyim,
insanlardan az uzun, burnu yok, genellikle kül rengine yakın;grimsi, insandan az çelimsiz ama bir insanla arasındaki gücü zor ayırt edilen cinsten, çok daha yetenekli fakat hiç bir büyü gücü yok, arkadaşa soruyorum şimdi bekleyin...
sordum ve hatırladım...Jukalar, dostlar her ırk gibi değiller, Britain'de sanırım yaşıyorlardı...İnsanların arasında, Kaos Loncasındakiler ondan pek bir nefret ediyor, İyilik Loncasındakiler onlara biraz daha iyi gözle bakıyor

siz biraz yorum yapın ben arkadaştan geri Jhon Robert Reue nin kitaplarını alıcam ve size sadece Orta Dünya değil , "Arda" nın güzellikleri ve karanlık yönlerinden bahsedeceğim. (Arda: Orta Dünya'nın bile içinde bulunduğu Dünya, yani Orta Dünya aslında bir dünya değil, o bir kıta....)
Ben Orcları Roleplay Yazılarımda Çakal Sürüsü Gibi kullanırım. Vahşidirler Desteklenirlerse Acımasızdırlar. Ama Çok Salak ve Başarısız birer Savaşçılar :p
Söylenmeyen bir ırk daha vampireler: Kitap'ta bundan çok bahsetmiyor fakat Melkor tahtından düşüp Silmariller tekrar ele gerçirilmeden hemen önce,Sauron Luthien ve Beren tarafından kolaylıkla öldürülmüştür. Ölüm'den sonra İnsan Beren sevgilisi Luthien'le önemli bir karar vermiş ve bu cana acıyarak, onu sonsuza dek öldürmemiştir, kaçmasına izin vermiştir,Kitapta Sauron bir vampire sureti ile uçarak kaçar, Yani "Arda'nın Orta Dünyası'nda" vampirler de mevcuttur.
Vampirlerin ben birçok FRP kitabını araştırdım, size kitabın her satırını tek tek çevirmeye kalksam 32542351 satır yazarım ki bu benim işime gelmez, ben bir öğrenciyim, ama size bu tür hakkında bildiğim ve insanların bildiği sanıpta bilmediği şeyleri anlatacağım...
siz postlarınız atmaya başlayın ben başlayacağım, Vampirleri ne öldürür ne öldürmez, vampirler aslında nedir? vampirlerin doğma sebebi ve lanetlenişi, klanları, klanların iyi yanları ve kötü yanları...Sadece biraz yorum yapın lütfen..
Vampir deyince akla kim gelir osman osman Şraaak " Ne osmanı" Earl gelir.


Toreador:Bu vampir ırkı Soylulardan,Burjuvalardan,Zaanatkarlardan bilimum sanat la ilgili kişilerdir.Bu ırk geceleri sokağa çıktığında görünümleri insan gibi olduğu için dikkat çekmezler,çekmezler.Bu ırkın en önemli özelliği SpeechCraft yani ikna,tehdit cinsi şeyler bu ırk çok iyi konuşur eğer bir grubun sözcüsü bulunamadıysa bir toreadora başvurun yapın edin eyleyin.

Gangrel:bu ırk psikopattır kan bulamadığı zaman hayvani dürtüleri azar ve onu kimse durduramaz.Bu ırk yıllarca sinirlerini kontrol altında tutmak için iksirler yapmaya uğraştıalr(beceremediler neyi beceriyolarki zaten).Zaten asosyal bir ırktır sessizliği sever dağ bayır dolaşır hep.

Malkavian:Hasta ruhlu vampirlerdir bu vampir ırkı Pisişik güçlerini kullanarak herkezi korkutabilir,Öhöm öldürürde.Ama feci rahatsız bir ırktır .

Tremere:Fiziksel yönden kıt kalmış fakat Zihinsel yönden diğer ırkları ezen vampirler bu vampirler (Kan Büyüsü) isimli dalgayla uğraşırlar dedim ya habire düşündükleri için,kafalarını büyüyle bilimle bozdukları için fiziksel yönden zayıftırlar.

Brujah:Bu ırk orta Çağdan beri vardır.Asil savaşçı şövalyelerdir kendileri.hem güçlü olmak hemde onurlarını korumak adına yıllarca savaştılar.Ama dış etkilerden çok iç etkiler onları bitiren oldu kendi içlerinde ayrışmalar oldu ve Anarch ortaya çıktı.

Nosferatu:Tip yönünden iğrençliğin dibine vurmuş ırk bu ırk teknoloji,bilgisayardı,televizyondu kendilerini harika bir şekilde geliştirmişlerdir.

VENTURE!:Bu ırk Camarillanın lideridir asilzadedirler.Fakat avcıların özel hedefleridirler.Dezavantaj olarak asil kanı içebilirler sadece yoksa boğulurlar ahirete intikal ederler.

Earl ben yazayım şuraya sen çok detaysız yazmışsın :D
Vampirlerin Doğuşu...

Bundan yüzyıllar önce, yapraklardaki sakin rüzgar dokunuşu ve kuş cıvıltılarıyla dolu dünyanın sessizliği bir ışıkla bozuldu; bu ışık, barış rüzgarlarını dindirip dünyanın tüm benliğini sömürecek olan olgunun, insanlığın ilk hüzmesiydi. Adem ve Havva adındaki fırtına öncesi sessizliğin ilk fısıltısı, sonraları evlenecek ve 3 tane de oğulları olacaktı; Caine, Abel ve Seth. İlk doğan Caine, bitkileri yetiştirdi. Onları suladı ve büyüttü, hayat verdi. İkinci doğan Abel hayvanlara baktı. Onları besledi ve büyüttü.

Bir gün babaları Adem, iki oğluna keskin bir ses tonuyla; "Caine ve Abel, yukarıdaki için bir kurban getirin. Getirin ki yaratıcınıza olan minnetiniz bilinsin." dedi. Caine, yukarıdaki için en tatlı meyvelerini, en olgun bitkilerini getirdi. Abel ise en genç, en güçlü hayvanını kurban etti.

İki kardeş de kurbanlarını Adem'in ocağına koydular ve ateşe verdiler. Duman onları yavaşça yukarı doğru götürdü. Abel'in kurbanı tatlı bir koku yayıp kabul edilirken, Caine'inki kabul edilmedi ve Caine sert bir şekilde azarlandı.

İlk doğan (Caine) ağlamaya başladı, gece gündüz yukarıdakine dua etti.Gel zaman git zaman, Adem kurban vaktinin yeniden geldiğini söyledi. Abel yine en güçlü ve genç hayvanlarından birini öldürdü. Caine ise eli boş geldi, çünkü kurbanının istenmeyeceğini biliyordu. "Caine, neden bir kurban getirmedin?" diye sordu Abel. İlk doğan, gözleri yaşlı bir şekilde kardeşinin kalbine mızrak saplayarak onu kurban etti; hayatta en çok sevdiği şeyi.

Bu olayın ardından yukarıdaki onu cennetten attı, ve Nod denilen bir yere sürgün etti.

Caine karanlıkta yalnız kalmıştı. Açtı, üşüyordu ve ağlıyordu... Karanlığın içinden tatlı bir ses geldi. Siyahlar içinde bir kadın Caine'e doğru yaklaştı:

"Hikayeni biliyorum, Nod'lu Caine. Açsın, bende yemek var. Üşüyorsun, bende kıyafetler var. Üzgünsün, bende rahatlık var". Şaşırmış olan Caine: "Benim gibi lanetli birini niye rahatlatasın? Neden giydiresin? Neden besleyesin?" dedi, ve alacağı cevapla daha da şaşıracaktı:

"Ben senin babanın ilk karısıyım. Yukarıdakine karşı geldim ve özgürlüğü karanlıklarda buldum. Ben Lilith'im. Bir zamanlar ben de üşüyordum. Benim için sıcaklık yoktu. Bir zamanlar ben de açtım, benim için yemek yoktu. Bir zamanlar ben de üzgündüm, benim için rahatlık yoktu."

Lilith, Caine'i ağırladı ve onu besledi, rahatlattı. Caine onun evinde bir süre kaldı, ve bir gün ona sordu:
"Sadece karanlıktan, bu evi nasıl yaptın? Nasıl kıyafetler yarattın? Yiyeceklerini nasıl yetiştirdin?"

Lilith gülümsedi ve cevap verdi: "Ben uyandım. Bu sayede istediğim gücü yaratıyorum". Gözleri parıldayan Caine: "Beni de uyandır Lilith, benim de güce ihtiyacım var. Ben de kendi evimi, giysilerimi, yiyeceklerimi yaratmalıyım."

"Uyanmanın sana ne yapacağını bilmiyorum. Sen baban tarafından lanetlendin. Ölebilirsin, sonsuza kadar değişebilirsin." İçini kemiren heyecanla Caine:

"Güç olmayan bir yaşamın ne önemi var? Sen olmadan ben ölürüm, ama senin kölen olarak yaşayamam."
Lilith Caine'i seviyordu. Sonuçlarından emin olmadığı için istemese de Caine'e olan sevgisi, içinden gelen sesin önüne geçti ve onu uyandırdı. Bileğinden gelen kanı bir kaba koydu ve Caine'e içirdi. Caine Abyss'e düştü, o kadar uzun süre düştü ki bu ona sonsuzluk gibi geldi. Gözlerini açtığında karanlık bir yerdeydi.

Karanlığın içinde Caine parlak bir ışık gördü. Gecede parlayan ateş, Michael, Kutsal Ateşin koruyucusu ona gelmişti, ve şöyle dedi. "Adem ve Havva'nın oğlu, suçun büyük ama babamın bağışlayıcılığı daha büyük. O seni affetti."
Kızgın ve kırgın Caine cevap verdi: "yukarıdakinin acımasıyla değil ancak kendi vicdanımla gurur içinde yaşayabilirim." Reddetmişti. Ve Michael ona ilk lanetini verdi:

"Bu diyarlarda gezdiğin sürece, sen ve senin çocukların ateşten korkacak. Ateşim sizin derinizi yakacak ve sizi mahvedecek."

O gecenin sabahında, ufuktan Raphael, güneşin koruyucusu göründü. Caine'e şöyle dedi: "Adem'in oğlu, Havva'nın oğlu, kardeşin Abel cennetten senin günahlarını affetti. Tanrı'nın bağışlamasını kabul etmeyecek misin?"

Caine cevap verdi: "Abel'ın bağışlaması bir şey ifade etmez. Ancak ben kendimi affedebilirsem gerçekten affolmuş sayılırım", ve reddetti. Onun için değişen pek olmamıştı, bir şey dışında; Raphael ona ikinci lanetini vermişti:

"Bu diyarda gezdiğin sürece sen ve çocukların gün doğuşundan korkacak. Güneşin ışınları sizi ateş gibi yakacak. Şimdi git ve karanlık bir yere saklan, saklan ki güneşin gazabını hissetme!" İçini hırs bürüyen Caine kaçtı, kaçtı... ve karanlık bir mağaraya saklanarak derin bir uykuya daldı. Uyandığında ölüm meleği Uriel onu kanatlarının arasında tutuyordu. Caine'e doğru eğilerek kulağına fısıldadı: "Adem'in oğlu, Havva'nın oğlu, Tanrı senin bütün günahlarını bağışladı, kabul et ve bütün lanetlerinden kurtul.."

Büyük bir fırsat gibi görünen bu teklife kırgınlığı dinmeyen Caine cevap verdi: "Tanrının bağışlamasıyla değil, kendi bağışlamamla yaşayacağım. Ben benim. Yaptıklarımı yaptım. Bu asla değişmeyecek".

Ve Tanrının kendisi, Uriel'ın ağzından Caine'e son ve en büyük lanetini verdi:

"Sen ve senin çocukların, bu diyarda gezdiği sürece karanlığa tutunacaklar. Sadece kan içecekler. Sadece kül yiyecekler. Bir ölü gibi yaşayacaklar, fakat ölmeyecekler. Son günlere kadar dokunduğunuz her şey yok olacak!"

Bu lanetle Caine acı bir çığlık attı, gözlerinden kan geliyordu. Kanı bir kabın içine doldurdu ve içti.

Kafasını kaldırdığında Gabriel karşısında duruyordu. Fırtına sonrası sessizliğinin verdiği yankıyla: "Adem'in oğlu, Havva'nın oğlu; babamın bağışlayıcılığı sandığından çok daha büyük. Şimdi bile affedilmeye bir yol açıldı. Bu yola "Golconda" diyeceksin. Çocuklarına ondan bahset, çünkü sadece bu yolla yeniden ışıkta yürüyebileceksiniz."


Beyler Unutmayın ki bu bir gavur efsanesi...Bu arada Caine, Kabil diye geçiyor Türkçe'de...


Bu arada bu kadarını yazabildim, geriye kalan zaman da 13 klanı da yazacağım, tabi önce biriniz postr atmalı, çünkü bir kalıp içinde bu kadar yazı benim için zor oluyo :D

Bu konu hedene tarafından düzenlendi(2007-06-21 11:57, 16 yıl önce)
Ben vampir türlerinin genelini anlattım.

Camarillaya isyan eden Sabbat vardırki korkun onlardan.

Tzimiche=bu ırk sabatın liderleridir insan bedeni ve derisi hakkında kenbdilerini geliştirmişlerdir bu ırk ölü insanlardan kendielrine yeni bir ırk yaratabilirler korkun onlardan.

Lasombra=zevk düşkünü bir ırktır kendi zevkleri için herbi şeyi yaprlar eziyet felan romada gladyatorleri savaştırılarya işte biraz daha vahşice bu.
@Neran
-Sevgili John bana Jhelom kıyılarının haritası lazım keşif birliğini duymuşsundur Jhelom kıyılarındaki yeni ırkı kontrol edeceğiz Lord Britishin emri var.
-Tabikide,bu gece başlıyorum yağrın öğlen gibi tekrar bana uğra sana haritayı teslim edeyim.
-Peki John iyi şanslar...

Anlayacağınız RolePlay yaparken karakterinizle bütünleşmelisiniz Ben John olmalıyım sen ise Dave...

bu arada bizim unlu rp cı turkler

Jhelomun Haritasi Satan Varmi die yell gecerler..
Architect o yazıyı ben yazdım : )


Vampir rp si için bir serveri bekliyoruz beklediğimize değer inşallah.



İsteyen herkesle Rp konuşması yaparımi.
Klanlardan önce yine birkaç birlik, düşmanlık, terimlerden bahsedeceğim;
Önce basit bir Vampir Birliği olan Camarilla'dan söz etmek istiyorum,
Camarilla, bazı vampir türü "Thin Blood" ince kandan başka her vampir buraya üye olabilir,
İnce kanlılar Gehenna(Vampirlerin sona erişi...) nın gelişi olarak sanarlar, bu yüzden üye olamazlar.
Herneyse, Camarilla büyük bir birliktir, orada liderler koltuğuna oturmak istiyorsan, sende "Elder" olmaslısın(300 yaşını geçmiş), ama Camarilla'ya üye isen bile belli kurallar vardır. bunlar;
Domain: Kendine ait bir bölgen vardır. Bu bölgenin tüm sorumlulukları sana aittir. Senin dışında bir kişi senden izin almadan bu bölgeye giremez ve sana karşı gelemez. Bölgen dışında avlanamazsın ve kanını içtiğin hiçbir canlıyı öldürmemelisin. 18 yaşından küçüklerle beslenemezsin. Mümkün olduğu kadar gizlilik...
Hospitality: Bölgenin dışındaki bir yere gittiğinde oranın konsülündeki en yüksek rütbeli ya da en yaşlısına kendini tanıtman ve sunman gereklidir. Bulunduğun sürece onun emrinde olmak zorundasın.
Accuonting: Kanını bahşettiğin her canlı senin çocuğundur(ghoul,zombie vs...). Onların hareketleri ve davranışlarından tamamen sen sorumlusun ve onlara emretme yetkisine sahipsin. Sana saygı duymak zorundadırlar.
The Progency: Senin hayatından ve senin çocuklarının hayatından senin klanının elder'ları (Vampirler , klanın yaşlı vampirlerine yani 300 yaşını geçmiş olanlarına 'Elder' diyor. Elder'ların gücü müthiş bir şekilde yüksek) sorumludurlar. Eğer sana ya da çocuklarının başına bir şey gelirse Elder'lar bedelini ödeyecektir.
The Destruction: Kendi türünden birini öldürmen veya saldırman kesinlikle yasaklanmıştır. Bunun olabilmesi için sadece yaşlıların onayı ya da emri gereklidir. Blood Hunt(kanın avı) başlatılmadan bir vampir öldürülemez.

Biraz uzun geldi, sonra devamını yazıcağım...



Üye Ol veya Giriş Yap

Bu forum başlığına mesaj atmak istiyorsanız hemen üye olun veya giriş yapın.