UO-Palme.Net:
Büyük düşman karanlık büyücü Mondain çok büyük fedakarlıklarla Avatar ve Lord British sayesinde en sonunda alt edilmişti. Bu yüzden Avatar Sosaria da düzeni sağladıktan sonra Lord British ile vedalaştı ve ortadan kayboldu. British in hükümdarlığında Sosaria topraklarında huzur ve barış hakimdi. Lakin dağların derinliklerinde ve ormanın gölgelerinde karanlık büyümekteydi. Her insan gibi British te bir gün hayata gözlerini kapattı. Kendisinden sonra Sosaria Krallığına varisi olan tek oğlu Hektor geçti. Babası gibi güven veren biri olmasına rağmen aslında saplantılı biriydi. Saplantısı ise insan kudretini aşan güce sahip olma arzusuydu ve bu da ancak büyü ile mümkündü.
Ancak büyü iyilik amacı ile kullanılabiliyor olsa da özünde karanlık vardı ve er geç düşünceleri karartıyordu. Babasının ölümüne tanıklık eden Hektor ölüme lanet etmişti ve onu yeneceğine inanmıştı. İşte bu yüzden en cesur Order ve Chaos şovalyelerini etrafında toplayıp eski işaretlerin peşinden gittiler. En karanlık ormanların içlerine en yüksek dağların tepelerine en uzak okyanusların ötesine değin yıllarca süren bu saplantı yüzünden bir çok cesur ve sadık şovalye telef oldu. Ancak hedefine çok yaklaştığını hisseden Hektor durmadı ve efsanelerin peşinden gitmeye devam etti. En son olarak çıktığı kuzey seferinden geriye kendisi ve silahtarı Uphan hariç kimse dönmedi.
Hektor ise değişmişti. Belli ki eski dünyaya ait belki de en ariflerin dahi okuyamayacağı rünlerin yazılı olduğu zırhlar içindeydi artık. Krallıkta huzursuz bir hava hakimdi. Ve tahta çıkışının 27. yılında 50 yaşında iken atalarının konağı ve Krallığın her daim kalesi olan Britain'i terk edip okyanusun ortasında adına Palme denilen devasa bir kale inşa ettirdi. Bundan sonra oradan tüm Sosaria yı yönetecekti. Lakin esas amacı çok farklıydı. 7 yıl boyunca krallık Palme den yönetildi fakat bir yaz akşamı Hektor 57 yaşında iken ortadan kayboldu. Sadece Hektor değil o gece Palme yi koruyan 3000 e yakın askerde yok oldu. Bu yüzden 2 ordudan oluşan Sosaria Ordusundan Kuzey orduları komutanı General Mathelm ,Yew deki konağından Kuzey ordusu ile birlikte hareket etti ve Palme ye 10 000 lik bir kuvvetle çıktı.Koskoca kale tamamen boştu. General Mathelm ve askerleri kaleyi didik didik aradılar ve Kral Hektor un odasında yer altına açılan gizli bir tünel buldular. Durumu anlatan bir mesajı Güney Ordular Komutanı Beck'e ulaşması için Trinsic'e gönderdi. General Beck yanına 5000 kişilik donanma ile Palme ye çıkartma yaptı. Yaklaşık 15 000 asker bu gizli geçitten yer altına okyanusun onlarca kat altına inerek kayıp kıtaya ayak bastı.
Kayıp kıta sadece masallarda anlatılan aslında çok uzun bir zaman önce kadim çağlardan kalma bir kıta idi. Lakin ismi bile hatırlanmayanların arasında geçen büyük savaşların ardından dünya yok olmanın eşiğine gelmişti. O zaman kıtalar bir birine çarptı ve yer yüzü değişti. İşte Kayıp kıta o kadim çağlara ait bir yerdi ve Kral Hektor bunu bir şekilde biliyordu. Amacıda büyük ihtimalle o kadim çağlardan kalma bir gücü ele geçirmekti. General Matheld ve General Beck 3 gün 3 gece boyunca kayıp kıtada ilerledikten sonra bir açıklığa geldiler. Etraf tamamen cesetlerle doluydu. Cesetler Palme de bulunan askerlere aitti. Ordu açıklığın sonunda bir tapınaktan arda kalan bir yıkıntıya gelene dek ilerledi. Yıkıntıların arasında Kral Hektor'un silahtarı Uphan ağır yaralı olarak yatıyordu hemen yanında ise Kral Hektor cansız bir şekilde uzanmıştı.
General Mathelm bir şifa uzmanı olmasına rağmen Uphan'ın yaralarına bakınca yapılacak bir şey olmadığını gördü ve ona son dakikalarını yaşamakta olduğunu bu yüzden neler olduğunu anlatmasını istedi. Kalan son dakikalarında Uphan tüm hikayeyi anlattı ve gözlerini hayata yumdu. Kral Hektor 'un tüm amacı tıpkı Mondain gibi bir büyücü olabilmekti ve bu yüzden tüm her yerde eski işaretleri izleyerek kayıp kıtayı aradı. Orada Mondain'in taptığı ve bu yüzden güce kavuştuğu kötü ruh büyük şeytan Hellcin i bulacaktı, sonrada kurban verdi tıpkı Mondain in asırlar önce yaptığı gibi, kurbanlar ise Palme deki askerlerdi, Hellcin kana doydukça güçlendi, böylece Hellcin tekrar bedenine kavuştu. Lakin Hellcin sadece bunun yetmeyeceğini söyledi ve Kral Hektoru öldürdü. Büyük iblis geçmişte Mondain e güvenmiş ancak hayal kırıklığına uğramıştı.
Bu kez kendi işini kendi yapacaktı. Tüm hikayeyi dinledikten sonra ölenleri açıklıkta bir alana gömdüler ve Kral Hektor ve silahtarı Uphan'ın cesetlerini Palme ye geri taşıyıp Krallığın mezarlığına defnettiler. Geride birkaç yüz asker bırakarak moralsiz bir şekilde Britain'e geri dönüp tüm olan biteni Britain valisine anlatacaklardı. Çünkü Kral Hektor evlenmemişti ve bir varisi yoktu. Bundan sonra olacakları Generaller değil Sosaria Konseyi belirleyecekti. Lakin daha limana yaklaşmadan Britain in ve hatta tüm Sosaria nın ateşler içinde kaldıgını gördüler.
Her yerde savaş vardı. Hellcin mezarlardan ölüleri kaldırmış karanlıklardan iblisler çağırmıştı. Geride kalan az sayıdaki muhafızlar ise bunlara karşı koyamazdı. Böylece Generaller Mathelm ve Beck yorgun ama fedakar 15000 kişilik bir güçle Hellcin e karşı savaştılar. Bu savaş o kadar yok ediciydi ki ozanlar şiirlerinde ancak asırlar sonra söz edebilecek cesareti buldular. General Matheld ve Beck omuz omuza savaşarak Hellcin i alt etmeyi başarsalar da kendileri de öldüler ve orduları dağıldı. Tüm Sosaria artık başsız kalmıştı.
Valiler düzeni sağlayamadılar. Bir çok eski kaçak ve katil kendini savaş lordu sayıp derebeyliklerini ilan etti. Sadece az sayıdaki cesur liderler yanlarına sağdık askerlerini alarak Palme ye gitti ve tekrar Sosaria nın birliği için mücadeleye başladılar. Lakin bir birleri aralarında da muhalefete düştüler ve savaşlar asla sona ermedi. İşte böyle bir zamanda Sosaria yeni bir hükümdar bekliyor ancak bunun için çok uzun süren savaşlar gerekiyor. Bir gün bir savaş lordu galip gelene ve Palme deki Kral Hektor un tahtına oturana dek savaş asla bitmeyecekti...
Ultio : @Qnd , superadministrator
DDos saldırısına dayanabilecek bir hosting firması bulamadık. İlk önce Türkiyede lider olan TEKLAN'da kendi makinamız ile yola çıkmıştık ancak bize hiç bir alternatif bırakmadılar ve saldırıyı engelleyemediler. Daha sonra yine bursa daki kaliteli bir servis sağlayıcısı olan DGN ile çalışmaya başladık. Bize garanti verdiler ancak onların ilgisizliği yüzünden tekrar saldırıya maruz kaldık. Biz elimizden geleni yapsak da çekemeyen insanlar oldukça bir şeyleri yoluna koyamıyoruz.
Bu gibi koşullarda saldırının bir sonu gelmemekte ve oyunculara karşı mahçup olmaktan'sa sunucuyu kapatmak en mantıklısıydı. Ben şu anda bile sunucunun açılmasına karşıydım ancak kadim dostum adonis(maestro) böyle bir istek de bulundu ve kendisi sunucunun başındadır. HostMaestro'ya geçtiğimiz için büyük ihtimal saldırı da almayacağız. İnsan kendi network'une saldırı yapmaz sonuçta. Eğer sunucu tarafında bir problem olmayacaksa biz 3 kuruş parayı ödeyemeyecek insanlar değiliz ki sırf kendi web siteler imi barındıran 3 farklı lokasyon da sunucum var. Sistemlerimiz güzel, yetenekliyiz, gerek emulator'ün gerek oyunun altını üstüne getirebilecek seviyedeyiz. Bu zamana kadar saldırıların karşısında durabilecek bir alt yapısı olan bir sağlayıcı bulsaydık emin olun hiç bir sıkıntı olmadan şu anda bile palme'yi açık halde görebilirdiniz.
Bahane illa'ki vardır illa ki olur her zaman da olacaktır. Önemli olan yapılan hatalardan ders almaktır. Bu başlığı tekrar açtığım zaman ben de bu sonuçların, eleştirilerin olacağının farkındaydım. Eleştirilere öz eleştiri yaparak cevap vermek istedim. Ayrıca superadministrator konulara vandalizm yaparak kaliteli bir yorumcu olduğunu düşünebilirsin. Gençken bizde egolarımıza sahip çıkamayıp bir çok konuda gereksiz karşıt görüş sergilerdik ancak yaptığın vandallığın ötesine geçmez. En kısa sürede bu psikolojiden çıkmanı dilerim.