Silindi
Merhaba arkadaşlar Nebulanın ilk playerlerından birisi olarak, [15 yasındaydım o zaman, şimdi 25 (: ] güzel vakit geçirebılecegım, maksat action faction değil, güzel muabbetli bir server arıyorum, yardımcı olacak arkadaşlara şimdiden teşekkürler...
https://www.ultima-strike.com/forum/ultima-online/sunucular göz gezdir derim bir kaç sunucu mevcut.

Ancak Nebula'nın eski playerlarındansan tekrar bir girip bak derim..
Silindi
Apprentice
12.8
teşekkür ederim ilgilendiğin için...
Ronark Ultima Online Olarak degısık bir havayı yasatmak ıstedık ama gorduk kı ınsanlar bu havaya yabancılar bızde bır kac dokumanla sızı bu fantastık dunyaya cekmeyı ıstedık buyurun orta dunya harıtası ve Orta dunya uzerınde yer alan ırklar Saygılarımla Bu hikaye sız ultıma onlıne severler ıcın yenıden baslıyor .

web: www.ronarkuo.com
Orta Dünya Haritası


Orta Dünya Irkları

Elfler

Elfler, yazar J.R.R. Tolkien tarafından modern edebiyata kazandırılmış ve fantastik kurgunun en popüler öğelerinden biri haline gelmişlerdir.

Özellikleri arasında; katledilmedikçe veya kederden solmadıkça ölmezler, hiçbir hastalığa yakalanmaz ve uzun yolculuklarda "lembas" adını verdikleri yolazığını kullanırlar. Ateş yakmaz ve ağaç kesmezler, yani insanların tam aksi yöndedirler.

Yaşayış tarzları olarak da, genelde doğa ile iç içe ve gelişimini doğa ile bir bütün olarak sağlayan bir halktır. Büyücülükle uğraşanları da vardır (Galadriel, Feanor gibi). Asil ve alçak gönüllülerdir, asla sözlerinden dönmezler.

Orta Dünya da "mükemmel güzellik" gibi bir sembol oluşturabildikleri gibi, sıradan ırk olarak da değerlendirilebilirler (Unutulmuş Diyarlar da olduğu gibi).

J.R.R. Tolkien in, hayalî evrenine[1] dair yazmış olduğu notlardan derlenerek -oğlu Christopher Tolkien tarafından- hazırlanan "Silmarillion" isimli kitapta elflerin yaratılışları ve Arda nın birinci çağında kötü Melkor a karşı yapmış oldukları savaşlar anlatılır. Bu savaşlarda birçok elf, Angband ın köleleri tarafından katledilir. Bunlar arasında ölene kadar "Yüksek Noldor Kralı" olarak kalan, Beleriand daki sürgünlerin efendisi Fingolfin de vardır. Fingolfin karanlık kuzey krallığın[2] hemen güneyinde ülkesi Hithlum da yaşıyordu.

Eärendil in Valinor a yapacağı yolculuğa kadar elfler Morgoth a karşı tam bir zafer kazanamadılar. Valar Eärendil in isteğini kabul ederek düşmanı zaman dışı boşluğa yolladı ve Melkor ebediyen oraya hapsoldu, boşlukta gezinip durdu. Eärendil ise bir daha geriye dönmedi ve elflerin yol gösterici yıldızı olarak (bugünkü insanların çoğunun Venüs, Türklerin Zühre dediği ve Anadolu da hem Sabah Yıldızı, hem Çoban yıldızı hem de Akşam yıldızı olarak bilinen) Dünya ya en yakın gezegene dönüştü. Daha sonra "Númenórean" diye bilinen geçmiş insanların en bilge kavmi olarak kabul edilen Batılı insanların Büyük Deniz in ortasındaki kıtaları Númenor a giderlerken rehberleri Eärendil olmuştur. Gökte onun ışığını takip ederek kendilerine "Valar" tarafından armağan edilen kıtaya vardılar. Kıta helak edilip Orta Dünya ya geri dönene kadar orada İkinci Çağ boyunca yaşadılar.

Tolkien in hayalî evrenindeki dünya olarak bilinen Arda, Üçüncü Çağ ın sonuna kadar elfleri barındırdı. Daha sonra elfler, yıldızları Eärendil in ışığını takip ederek Valinor a göç ettiler. Daha sonra Valinor, Arda dan ayrıldı ve İnsanlardan gizlendi. Dördüncü Çağ la birlikte insanların egemenliği başladı.

İnsanlar

J. R. R. Tolkien in kurgusal Orta Dünya evrenini anlatan Hobbit, Yüzüklerin Efendisi gibi kitaplarda bir ırkın adıdır. Hobbit gibi kimi insansı ırklar ve büyücüler gibi insansı karakterleri olan ırklar buna dahil edilmez.

Elfler, Quenya dilinde insan ırkını "İkinci Halk" anlamına gelen Atani çoğuluyla isimlendirmişti, bundan ayrıca Hildor (Takipçiler), Apanónar (Sondoğanlar), Fírimar veya Firyar (Ölümlüler) isimlerini de kullandılar. Bazıları ise insan ırkını -hastalık ve ölüme olan dayanıksızlıklarından dolayı ve elflerin gözünden bakıldığında sevimsiz olan görüntülerinden dolayı- Engwar (Zayıflar) olarak adlandırdı. Atani ismi, Sindarin lisanında Edain şekline dönüştü, daha sonraları Edain ismi anlam kaymasına uğrayarak sadece elflerle dostane ilişkiler içerisinde bulunan insan ırkını belirtmek için kullanılır oldu. Sindarin dilinde bundan başka, Aphadrim, Eboennin ve Firebrim ya da Firiath olarak bilindiler. Elflerden sonra doğan Orta Dünya nın ikinci ırkı olmalarından dolayı insanlar, elflere nazaran daha zayıf, daha örgütsüz ve daha duyarsızdır.

Cüceler

Genel özellikler [değiştir]Silmarillion’da cüceler, elflerden daha kısa ve daha sağlam yapılı olarak tasvir edilirler. Soğuğa ve sıcağa dayanıklıdırlar. Her ne kadar ölümlü olsalar da, ortalama yaşam süreleri 250 yıldır.[21]

Yüzüklerin Efendisi’nde belirtildiğine göre cüceler nisbeten yavaş çoğalırlar, bunun sebebi cüce kadınlarının oranının erkeklerin üçte biri olmasının yanında kadınlarının hepsinin evlenmemesidir. Cüce kadınlarının ses tonu, görünüşleri ve -nadiren katıldıkları- seyahatler sırasında giydikleri giysiler, cüce erkeklerine çok benzer. Diğer halklardan bir kişi, bir cüce erkeğiyle bir cüce kadınını zorlukla birbirinden ayırt edebilir veya hiç ayırt edemez. Bu sebeple, diğer halklar arasında cücelerin taştan bittiği şeklinde bir yanlış inanış yayılmıştır. Tolkien in bahsettiği tek cüce kadını Dis tir. The War of the Jewels’ında, Tolkien hem erkek cücelerin hem de kadın cücelerin sakalı olduğunu belirtir.[22]

Tolkien in cüceleri metal işçiliği, demircilik ve taş işçiliğinde ustadırlar. Savaşta çok serttirler, silahları baltadır (Tolkien in efsanelerinden sonra üretilen birçok fantastik kurgu çalışmasında da cüceler baltayla özdeşleştirilmiştir). Cüceler ayrıca yay, kalkan ve kazma kullanmışlardır.[23]Diğer fantastik kurgu cücelerinden farklı olarak Tolkien, cücelerinin savaş çekici kullanıp kullanmadığına açıkça değinmez.

Cüceler yer altında yaşadıkları için kendi gıdalarını yetiştiremezler, bu yüzden de elfler ve insanlar ile ticaret vasıtasıyla gıdalarını temin ederler. The Peoples of Middle-earth’te "Of Dwarves and Men" makalesinde belirtildiğine göre, insanların yiyecek üretiminde, tarımda, hayvancılıkta gelişmiş oldukları bölgelerde, cücelerle insanlar arasında ticari ilişkiler kurulurdu. Bu ticari akışta, insanlar cücelerin her türlü gıda ihtiyacını karşılarken, cüceler de insanların yollarını, silahlarını, üretim aletlerini ve inşa işlerini yaparlardı.

Yüce Tanrı Ilúvatar tarafından yaratılan elfler ve insanlardan farklı olarak cüceler, Vala (meleksi varlık) Aulë tarafından yaratıldılar.

Cüceler Birinci Çağ ve İkinci Çağ ın büyük bir kısmında elfler ve insanlar ile dostça temellere dayanan ilişkiler geliştirdiler (Nogrod Cücelerinin, Thingol e ihanetleri bunun istisnasıdır). Üçüncü Çağ da Moria nın dış dünyaya kapılarının kapatması ile birlikte cücelerin, özellikle elflere karşı güvensizlikleri arttı. Bununla birlikte, ileriki dönemlerde Kuyutorman Elfleri ve Vadi İnsanları ile samimi ilişkiler kuruldu. Ayrıca Üçüncü Çağ boyunca Hobbit halkıyla da kararsız ilişkiler kurdular. Shirelı bir Hobbit olan Bilbo Baggins, Yalnız Dağ ın hakimiyetini geri alma mücadelesinde yaptıklarından sonra, Dağ ın altındaki cüce krallığında büyük saygınlık gördü.

Entler

Zaman zaman Entmoot adı verilen büyük toplantılar yapmakla birlikte Entler, büyük ormanların içinde birbirlerinden uzakta Ent evlerinde tek başlarına yaşayan ve yalnızlığı seven bir halktı. Ent evleri genellikle, bol kaynak suyu bulunan ve güzel ağaçlarla çevrelenmiş dağ mağaralarıydı. Katı yiyeceklerden değil büyük taş kavanozlarda sakladıkları berrak bir sıvıdan oluşan yemeklerini de bu yerlerde yerlerdi. Ent içkileri olarak bilinen bu büyülü sıvılar altın ve yeşil renkli bir ışıkla parlardı. Ve yine Ent evlerinde, genellikle gece boyunca bir şelalenin kristal serinliği altında ayakta durarak rahatlamak suretiyle dinlenirlerdi.

Böylece Entler bilge ve hemen hemen ölümsüz hayatlarını sürdürdüler ve Yeryüzünün pek çok farklı ırkı onların yüceliğini etkilemeden etraflarında ortaya çıktı ve kayboldu. Yalnızca kötü Orclar çelik silahları ile ortaya çıktığında, Entler öfke ile harekete geçtiler. Entler, Cüceleri de sevmezdi çünkü Cüceler silah olarak balta kullanır ve ağaç keserlerdi. Ve söylendiğine göre Güneşin İlk Çağında Menegroth daki Gri Elf kalesini yağmalayan Nogrod un Cüce savaşçıları, Entler tarafından yakalanarak yokedilmişlerdi.

Yıldızışığı yıllarında Entler, hem dişi hem erkek türlere sahipti fakat Güneşin Çağlarında Ent-karıları meyva ağaçları, çalılar, çiçekler, çimenler ve tahıllar gibi Olvar ın daha küçük türleriyle ilgilenebilecekleri açık alanlara aşık oldular fakat erkek Entler ormanlardaki ağaçları seviyorlardı.

Balroglar

Balrog, J. R. R. Tolkien in kurgusal Orta Dünya evreninde, ateş ve gölgeden yaratılmış iblislerdir. Maia ırkındandırlar, ömürleri sonsuzdur. Arda nın birinci çağında Melkor tarafından baştan çıkarılıp onunla beraber kuzeydeki istihkamı Utumno da yaşadılar. Birinci Çağ da ve sonrasında balroglar, ejderhalardan sonra en çok korkulan kötü yaratıklardı.

Balroglar, J.R.R. Tolkien in yarattığı evrendeki ateş ve gölgeden oluşmuş "iblis"lerdir. Balroglar Karanlık Düşman Melkor un hizmetkârları haline gelen Maiar ruhlarının en korkuncu olan şeytani canavarlara dönüşmüşlerdi. Yüksek Elf dilinde Valaraukar olarak adlandırılıyorlar fakat Orta Dünyada Balrog, yani "güçlü şeytanlar" olarak biliniyorlardı. Melkor un tüm yaratıkları arasında yalnızca Ejderhalar Balroglardan daha güçlüydü. İri ve güçlü yaratıklar ve İnsansı şeytanlar olan Balrogların, akan ateşten yeleleri ve alev kusan burunları vardı. Kara gölgelerden bulutlar içinde hareket ediyormuş gibi görünürler ve kol ile bacakları yılan gibi kıvrılabilirdi. Balrogların en önemli silahı, çok dilli ateş kırbacı idi; ayrıca bir ağ, bir balta ve bir de alevli kılıç taşımalarında rağmen, düşmanlarını en çok korkutan bu ateş kırbacıydı. Bu silah o kadar korkutucuydu ki, Büyük Örümcek Ungoliant ın Valar tarafından bile yok edilemeyen büyük kötülüğü, ateşli kırbaç darbeleri ile Melkor un ülkesinden sürülebilmişti. Balrog ırkının en ünlü üyesi Balrogların Efendisi ve Angband ın Yüksek Komutanı Gothmog dur. Beleriand Savaşlarında üç Yüksek Elf Lordu, kırbacı ve kara baltası önünde yenik düşerek ölmüştür. Melkor un güçlendiği her dönemde ve her savaşında Balroglar, en önde savaşan kahramanları olmuşlar ve bu nedenle, Öfke Savaşının sonundaki soykırımı Melkor un hükümdarlığını sonsuza dek bitirdiğinde, Balrogları da ırk olarak neredeyse tamamen yok etmiştir.

Söylendiğine göre Balroglardan bir kısmı son savaştan kaçarak, kendilerini dağların köklerinde derine gömdü fakat binlerce yıl sonra bu kötü yaratıklar hakkında hiç bir şey duyulmaz hale geldiğinde pek çok kişi bu şeytansı varlıkların sonsuz dek Yeryüzünden ayrıldığına inandı. Fakat Güneşin Üçüncü Çağında Moria da çok derinlere inen Cüceler yanlışlıkla gömülmüş şeytansı bir varlığı serbest bıraktılar. Bir kere serbest kalan Balrog, iki Cüce kralını öldürdü ve Orkları ve Trolleri kendisine yardım etmeleri için bir araya getirerek, Cüceleri sonsuza dek Moria dan kovdu. İki yüzyıl boyunca tartışmasız biçimde hükümranlığını koruyan Balrog sonunda, Khazad-dûm Köprüsünde yapılan savaşın ardından Büyücü Gandalf tarafından Zirakzigil in zirvesinden aşağı atılarak yok edildi.




Vücutları insana benzer fakat alevler ve gölgeler içindedir. Görünüşleri ve zalimlikleriyle dehşet saçarlar. Birinci Çağ ın sonunu getiren Öfke Savaşı nda Morgoth (Melkor) mutlak bir yenilgiye uğradı ve emrindeki balrogların ve ejderhaların çok büyük kısmı katledildi.

Balroglardan geriye kaldığı bilinen tek fert, Dumanlı Dağlar ın derinliklerinde kapalı kalmıştı. Khazad-dûm Cüceleri, VI. Durin zamanında mithril madenini daha derinlerden çıkarma arzusuyla dağı oyarken, en sonunda kendileri tarafından yapılmamış çok eski bir dönemden kalma bir mahzene ulaştılar. Mahzende binyıllardır saklanan balrog uyandı ve VI. Durin i öldürdü. O tarihten sonra Durin in Felaketi olarak anılan balrog, Khazad-dûm krallığındaki bütün cüceleri ya katletti ya da kaçmak zorunda bıraktı. Balin komutasındaki bir cüce birliği yıllar sonra Khazad-dûm a geri dönüp Balrog la mücadele ettiler ancak Durin in Felaketi ve mağara-şehirde yaşayan orklarla troller bu cüce birliğini de katletti. Üçüncü Çağ ın sonunu getirecek olan Yüzük Savaşı döneminde Gandalf önderliğindeki Yüzük Kardeşliği kafilesi Moria dan geçerken Gandalf, burada Balrog la karşılaştı. Gandalf, Durin in Felaketi ni öldürdü ve Durin in Felaketi de Gandalf a yaptığı ölümcül darbelerle Gandalf ı bîtab düşürdü, Gandalf da öldü. Gandalf ın rûhu, Eru Ilúvatar tarafından -görevini tamamlaması amacıyla- bedenine geri döndürüldü. Gandalf, balrog öldürebilmiş üç kişiden biri olarak Orta Dünya tarihinde özel bir yer edindi.(diğerleri de elf beyi ecthellion ve glorfindel dir.)
Orklar

Orta Dünya nın kötü ırkı. İlk Çağ ın başlarından Melkor tarafından Cuiviénen civarında yakaladığı elflerin kötülükle beslenmesiyle yaratıldılar. Kendi başlarına üreyen bir ırk oldukları için Melkor un Zincirlenişi döneminde çoğaldılar; Melkor un Orta Dünya ya dönüşüyle Beleriand da elflerle savaşıp çevreye zarar vermeye başlayarak Morgoth un en kalabalık hizmetkâr grubunu oluşturacaklardı. Morgoth un Arda dan sürülmesinden sonra Puslu Dağlar da ve çeşitli mağaralarda yaşadılar. 2. ve 3. Çağlar da, Sauron un hizmetkârlarıdır. Özgür Halklar la savaşmayı sürdüren orklar, elf ırkından üretildikleri için güçlü savaşçılardı, doğalarında ölüm yoktu. Kabileler arasında değişiklik gösterseler de genellikle bodur, çarpık bacaklı, uzun kollu, karanlık yüzlü ve uzun pençeliydiler. Ork ırkının çoğu, Uruk-hai dışında, güneşi sevmez, güneşte güçleri azalır ve karanlığı tercih ederlerdi. Özellikle Melkor ve Sauron ork birliklerini üstlerinde gün ışığını engelleyen kara bulutlar ile dolaştırırlardı. Uruk-hai ırkını diğer ork türlerinden ayrı tutmak gerekir. Onların derileri siyahtır ve görünüşleri insana benzer. Diğer ork türlerinden daha güçlüdürler. Başlangıçta orklar tarafından köle olarak kullanılmışlardır fakat zamanla yükselmişler ve üstün mevkilere gelmişlerdir. Orklar tünel kazımı ve silah yapımı işlerinde yetenekliydiler; ilaçları acı ama çok etkiliydi. Kirli, kalın giysiler giyer, ağır ayakkabılar kullanır, her türlü güzellikten nefret eder, öldürüp yok etmekten zevk alırlardı. Yay, kargı, sivri ve uzun kılıçlar dahil olmak üzere pek çok silah kullanırlar ama genellikle pala benzeri kılıçları tercih ederlerdi. Warg adı verilen kurtlara binerlerdi. Kan ve çiğ etten hoşlandıkları için diğer yiyeceklerin yanında insanları, elfleri, midillileri ve hatta kendi türlerini bile yerlerdi. Bir çok farklı ork soyu vardır; aralarında işbirliği olmasına rağmen birbirlerinden nefret ederlerdi. Tıpkı efendilerinden hem nefret edip hem de ona tapmaları gibi. Bununla beraber gruplar arasında örgütlenme vardı; Puslu Dağlar Orklarının başkenti Gundabad Dağı ydı. Orkların soy yapısı ya da dişi orklar hakkında fazla bilgi yoktur. Aralarında iletişim kurmak için kaba bir dil yaratmış, Kara Lisan ı ve Ortak Lisan ın bozulmuş bir biçimini kullanmışlardı. Yazabilen orklar Cirith in bir biçimini kullandı. Orklar son olarak Yüzük Savaşı nda Aragorn yönetimindeki birliklere karşı yenilgiye uğramış ve Sauron ile birlikte büyük bölümü yok olmuştur. Kalanların ise doğuya kaçtıkları düşünülmektedir.
Urruk hailer

Tolkien Evreninde hayali ırka verilen isim.

Melkor un Valar tarafından boşluğa hapsedilmesinden sonra kötülüğün simgesi olan Sauron un yarattığı en etkili yaratıklardan biri de Uruk-Hai lerdir. Orta Dünya Uruk-Hai adlı ork türü ile ilk kez Güneşin Üçüncü Çağı nın 2475. yılında karşılaştı. Bu ork türü bir insan kadar uzun boyluydu. Kara derili ve kara kanlıydı. Ve en önemli özellikleri ışıktan korkmamaları ve gün ışığında da en az gece oldukları kadar tehlikeli olmalarıydı. Diğer ork türlerine göre oldukça güçlü ve dayanıklıydılar. Bu nedenle Saruman ın savaşlarda en güvendiği güçlerden biri haline geldiler.

Üzerlerinde genellikle kara zırhlar olurdu ve uzun kılıçlar kullanırlardı. Bu özellikleri ile kısa zamanda diğer orklar arasında komutan konumuna geldiler ve kendilerinden zayıf ork türlerinden bile daha acımasız ve daha kötü yaratılışlıydılar.

Cüce ırkından olan Gimli, Miğferdibi Muharebesinden önce Rohan kralı Theoden e Uruk-Hailer hakkında şunları söylemiştir: "Bunlar kafasız orkların kuru gürültüsü değil, bunlar uruk-hai zırhları kalın kalkanları ise geniştir."

Uruk-Hai nin ilk kullanıldığı savaşta, Gondor insanları büyük bir yenilgiye uğradılar ve Gondor un başkenti olan Osgiliath ın taştan köprüsü yıkıldı. Bu olay Osgiliath ın düşüşünün başlangıcı oldu.

Üçüncü çağda ortaya çıkan Uruk-Hai ler sadece Sauron un kırmızı gözünün bulunduğu sancağın emrinde değillerdi. Aynı zamanda kendini Beyaz El ile simgeleyen Saruman ın da emrinde savaştılar. Yüzük Savaşı ndaki her savaşta Uruk-Hai ler ön saflarda savaştılar. Fakat Sauron un yokedilişi ile birlikte sayıları gün geçtikçe azaldı ve Orta Dünya da kitleler halinde bir daha görülmediler.Uruk Hai Ler Isen gardın Savaşçıları dır

Troller


Troll, Sindarin dilindeki Torog un karşılığı olarak kullanılmıştır. Başlangıçlarında, ta Eski Günler in alacakaranlığında, kalın kafalı ve aptal yaradılışlı olan bu yaratıkların, hayvanlardan farklı bir dilleri yoktu. Fakat Sauron onları kullanmış, öğrenebilecekleri kadarını öğretmiş, zekâlarını kötülükle bilemişti. O yüzden troller hâkim olabildikleri kadarıyla dillerini orklardan öğrenmişlerdi; Batı Toprakları nda Taş Trolleri Ortak Lisan ın bozulmuş bir şeklini kullanıyorlardı.

Fakat Üçüncü Çağ ın sonunda güney Kuyutorman da ve Mordor un dağ sınırlarında daha önce hiç rastlanmamış bir trol ırkı görülmeye başladı. Kara Lisan da bunlara Olog-hai deniyordu. Bunları, hangi soydan olduğunu bilmeseler de, Sauron un üretmiş olduğuna kimsenin kuşkusu yoktu. Kimisi bunların trol değil de dev orklar olduğunu kabul ediyordu; fakat Olog-hai hem bedensel açıdan, hem de zihinsel açıdan, irilik ve güç açısından çok daha ileri oldukları en iri ork cinsinden bile çok farklıydı. Troldüler trol olmasına ama efendilerinin kötü niyetiyle doluydular: Güçlü, çevik, hiddetli, zeki olmakla birlikte bir taştan bile daha sert korkunç bir soy. Alacakaranlık ın eski ırkının aksine, Sauron un iradesi kendilerine yöneltilmiş olduğu sürece Güneş e dayanabiliyorlardı. Çok az konuşuyorlardı; bildikleri tek dil Barad-dûr un Kara Lisanı i

Hobbitler

Güneş Arien in ışığı Dünyayı aydınlattığında, Doğuda Hobbitler olarak bilinen bir Yarım-insanlar (Halfling) halkı ortaya çıktı. Bunlar, çukurlar kazan ve deliklerde yaşayan bir halktı; İnsanlarla akraba oldukları iddia edilmekle birlikte, Cücelerden bile küçüklerdi ve ömürleri de bir yüzyıl kadardı.

Üçüncü Çağın 1050. yılından önce Hobbitlerle ilgili hiç bir şey bilinmemektedir; bu dönemde Anduin in Sisli Dağlar ile Yeşil Orman arasında kalan Kuzey Vadilerinde Kuzey İnsanları ile birlikte yaşadıkları söylenmektedir. Aynı yüzyıl içerisinde Yeşil Orman a kötü bir güç girmiş ve adının kısa bir süre sonra Karanlık Orman olarak değiştirilmesine neden olmuştur. Büyük ihtimalle Hobbitlerin bu Vadileri terk etmesine neden olan da aynı olaydır. Çünkü bunu izleyen yüzyıllarda Hobbitler batıya doğru göç etmişler, Sisli Dağları geçerek Eriador a gelmişler ve bu açık ve verimli topraklarda Elfler ve İnsanlar ile birlikte yaşamaya başlamışlardır.

Tüm Hobbitlerin bazı ortak özellikleri bulunuyordu. Hepsinin boyu altmış ile doksan santim arasındaydı; uzun parmakları, iyi beslenmiş ve neşeli bir görünüşleri, kıvırcık kahve renkli saçları ve kendilerine özgü, ayakkabısız, iri ayakları vardı. Beklentisiz ve tutucu bir halk olan Hobbitlerin taşkınlıkları, canlı renkli giyisiler ile günde altı öğün ana yemek yemeleri ile sınırlıydı. Tek gariplikleri, Dünya kültürüne en önemli katkıları olduğunu iddia ettikleri Pipo Otu içmeleriydi.

Söylendiğine göre Hobbitlerin üç soyu vardır. Bunlar Harfootlar, Fallohidelar ve Stoorlar dır. En kalabalık Hobbit soyu olan Harfootlar, aynı zamanda en ufak tefekleriydi. Fındık kahvesi bir cilde ve saça sahiplerdi. Tepelik yerlerden hoşlanırlardı ve Sisli Dağları geçerek Eriador a ilk gelen Hobbit halkı da onlar oldu.

Neredeyse tam bir yüzyıl sonra, Üçüncü Çağın 1150. yılında, Fallohidelar da ırkdaşları Harfootları izlediler. Rivendell in kuzeyindeki geçitleri kullanarak Eriador a geldiler. Fallohidelar, Hobbit soyları içinde en az sayıda olanıydı. Daha uzun boylu, ince ve ırkdaşlarına göre daha maceracı oldukları düşünülürdü.

Stoorlar, Eriador a en son ulaşan Hobbit soyu oldu. Irkın en İnsansı soyu olan Stoorlar, diğerlerine göre daha iri yarı idi ve tüm ırkdaşlarını hayrete düşüren yanları bazılarının sakal bırakabilmesiydi. Düz nehir boylarında yaşıyor ve tekne kullanmayı, balıkçılığı ve yüzmeyi biliyorlardı. Söylentiye göre Stoorlar, batıya doğru göçlerine 1300 yılından sonra başladılar ve Kızıl Boynuz (Redorn) Geçitini kullandılar; fakat on iki yüzyıl sonra bile hala Gladden Düzlükleri gibi yerlerde yerleşimleri vardı.

Eriador Hobbitlerinin çoğu, Bree kasabası yakınlarındaki İnsan ülkelerine yerleşti. 1601 yılında, Bree Hobbitlerinin büyük çoğunluğu yeniden yola çıkarak, Kanyakşarabı (Brandywine) Nehrinin ardındaki verimli topraklara doğru gittiler. Burada, daha sonra Hobbitlerin anayurdu olarak kabul edilecek olan Shire ı kurdular. Hobbitlerin tarihi zaman kavramı da bu olay ile başlar.

Doğaları gereği Hobbitler barış-sever mizaçlı idi ve 2747 yılına dek Shire da tek bir silahlı mücadele bile meydana gelmedi. Ufak bir Orc saldırısı olan bu olay, Hobbitler tarafından yüceltilerek Yeşil Tarlalar Savaşı olarak adlandırılmıştır. Meydana gelen çok daha ciddi bir olay, Uzun 2758 Kışı ile bunu izleyen iki yıllık açlıktır. Fakat, Orta Dünyanın diğer halkları ile karşılaştırıldığında Hobbitler, uzun bir süre barış içinde yaşamışlardır. Diğer ırklar onları gördüklerinde değer vermemişler ve bunun sonucu olarak Hobbitler de diğerlerinin büyük zenginlikleri veya güçleri için hiç bir hırs duymamışlardır. Küçük kasaba ve yerleşimleri Shire toprakları boyunca yayılmıştır. Bunların arasında Hobbiton, Tuckborough, Michel Delving, Oatbarton, Frogmorton ve daha başka düzinelercesi sayılabilir; diğer yandan Hobbitler kendilerine göre bir refah düzeyine ulaşmışlardır.

Ünlü Hobbitler düşünülecek olursa, bu konuda Güneşin Üçüncü Çağının on üçüncü yüzyılına dek söylenebilecek pek bir şey yoktur çünkü bu tarihten önce Dünya bu ırk hakkında hiç bir şey bilmemekteydi. Fakat elbette, Hobbitlerin ün konusundaki fikri farklıydı. Shire geleneği uyarınca ilk olarak adı anılan Hobbitler, onları Bree den çıkararak Shire a getiren Fallohide kardeşler Marcho ve Blanco dur. Bu topraklar, Arnor un Dúnedain i tarafından Hobbitlere bırakılmış ve karşılığında Hobbitler Arnor kralına vergi ödemişlerdir. 1979 yılında son Arnor kralı kuzeyde ortadan kaybolduğunda, Shire da bir Şeriflik (Thain) düzeni kurulmuştur. İlk Şerif, Marish li Bucca olumuş ve daha sonraki Şerifler de onun soyundan gelmiştir.

Dev bir Hobbit olan Bandobras Took, yüz iki buçuk santim boyunda idi ve bir ata binerek Yeşil Tarlalar Savaşında Orclara karşı halkına cesurca önderlik etti. Bir sopa ile Orcların şefi Golfimbul u öldürdüğü iddia edilir. İriliği ve yaptıkları nedeni ile Boğa Gibi Gürleyen Took adıyla anılır. Küçük bir ülke olan Shire da yaptıkları ile dikkat çeken başka bir Hobbit olan ve Shire ın yirmi ikinci Şerifi olarak II. Isengrim adıyla anılan Isengrim Took, Michel Delving in Büyük Smiallerinin mimarı ve Bandobras Took un büyük babasıdır.

Fakat Hobbitler arasında tipik olarak Yüzük Savaşı öncesinde en fazla onurlandırılan kahraman, Longbottom lı Tobold Hornblower adlı alçakgönüllü bir çifçidir; bu Hobbit ilk defa yirmi yedinci yüzyılda diğer adı Pipo Otu olan Galenas bitkisini yetiştirmiştir.

Dünyaca meşhur olan ilk Hobbit Hobbiton lu Bilbo Baggins dir. Bilbo, Büyücü Gandalf ile Cüce Kralı Meşekalkanı Thorin tarafından Erebor macerasının baş rolünü oynamaya ikna edilmiştir. Bu macera, içerisinde Trollerin, Orcların, Kurtların, Örümceklerin ve bir de Ejderhanın öldürüldüğü, yine Bilbo nun kendisi tarafından yazılan ve "Gittim ve Geri Döndüm" adını taşıyan hatıralarında anlatılır.

Yine bu maceranın bir bölümünde, Bilbo Baggins in nasıl büyülü bir yüzüğü ele geçirdiğini anlatılır; o dönemde pek de önemli görünmemekle birlikte, bu olay Orta Dünyada yaşayanların tümünü büyük bir tehlike ile karşı karşıya bırakmıştır. Zaman içinde Tek Yüzüğün niteliği anlaşılmış ve Yüzük Bilbo nun varisi Frodo Baggins in eline geçmiştir. 3018 yılında Büyücü Gandalf Frodo ya gelerek, onun Yüzük Arayışına başlamasını sağlamıştır. Arayış başarılı olduğu takdirde, Tek Yüzük yokedilecek ve Dünya Sauron un hükümdarlığından kurtulacaktır. Yüzük Kardeşliği oluşturulmuş ve Arayışta Yüzük Taşıyıcısı Frodo Baggins e eşlik etmek üzere sekiz kişi daha seçilmiştir. Frodo nun uşağı Samwise Gamgee de bunlardan birisi olmuştur. Basit ve sadık bir ruha sahip olan Samwise, hem efendisinin hayatını hem de Arayışın geleceğini birden fazla kez kurtarmıştır. Shire Şerif varisi Peregrin Took ile Buckland in efendisi Meriadoc Brandybuck da, Kardeşlikte yeralan diğer Hobbitler olmuştur.

Gerçekten kötülüğe yönelen ilk Hobbit kuşkusuz Sméagol Gollum dur. Stoor Hobbitlerinden biri olan Gollum, kayıp Yüzüğün bulunduğu Gladden Düzlüklerinin yakınında yaşamaktaydı. Yüzüğün gücü ile hayat süresi uzadı fakat görüntüsü hayaletimsi bir hal aldı ve Yüzüğün karanlık etkisi onu ışıktan korkar hale getirdi. Gollum, Hobbit Bilbo Baggins mağarasına gelerek Tek Yüzüğü elinden alana dek, Sisli Dağların altındaki mağaralarda hemen hemen beş yüz yıl boyunca saklandı. Yüzük Bilbo dan Frodo Baggins e geçti fakat Yüzüğün arayan ellerinden alındığı seksen yıl boyunca Gollum onu aramaktan hiç vazgeçmedi.

İstariler
Istari (Istarlar, Büyücüler), J.R.R. Tolkien in kurgusal Orta Dünya evreninde bir özellikli bir grup Maiar.

Üçüncü Çağ 1050 civarında, Gri Limanlar a, bir elf gemisi içinde, beş görevlendirilmiş Maia geldi. Gri Limanlar da gemi yapımcısı Círdan tarafından karşılanan bu beş Maia daha sonraları elfler tarafından Istari olarak, insanlar tarafından ise Büyücüler olarak adlandırıldılar.

Büyücüler Orta Dünya ya geldiklerinde yaşlı görünüyorlardı, güçlerinden arınmış "Yaşlı Adamlar" kılığındaydılar . Valar onların, Orta Dünya halklarını ikna ve teşvik yolu ile yönlendirmelerini, zor kullanmamalarını istemişti. Diğer Maiar oldukları ölümsüzdüler. İnsan formunda oldukları sürece tüm zevk, acı ve korkuları hissedebiliyorlardı. Bu şekilde iken, yaşlanarak ölmekten muaf olmalarına rağmen, fiziki formları yok edilebiliyordu. İnsan formuna bürünmüş bu beş Maianın Orta Dünya ya gelme amaçları Sauron un büyüyen kötülüğüne karşı tüm Orta Dünya yı haberdar etmek ve onları örgütlemekti.
fail
Xantier : fail

+1
www.sentenel.net
Daha yeni açılmış bi server ph lar full açik bi gir bak derim.
hshg11111 : www.sentenel.net
Daha yeni açılmış bi server ph lar full açik bi gir bak derim.

Çakma sentenel. Nerden o eski sentenel zamanları .
osi :
hshg11111 : www.sentenel.net
Daha yeni açılmış bi server ph lar full açik bi gir bak derim.

Çakma sentenel. Nerden o eski sentenel zamanları .

Çakma Sentenel Değil Arkadaşım.Eski Kadroyla Tekrar Açıldı Bi Denemenizi Tavsiye Ederim Oldukça Kaliteli.
www.sentenel.net
Bu yüzden mi böyle amatörce reklam çabasındasınız? Yapmaya çalıştığınız şey sizi iyi değil kötü gösteriyor. Uzaklaştırıldınız.
Bu konu kilitlenmiş ve yeni mesaj kabul edilmiyor.

Üye Ol veya Giriş Yap

Bu forum başlığına mesaj atmak istiyorsanız hemen üye olun veya giriş yapın.