Master
59.2997
Evet yeni bir hikayeyle sizlerleyim ^^.


Her zamanki gibi bir gündü. Her şey normal seyirinde ilerliyordu. Yaşlı madenci Chris her zamanki gibi maden çıkartıp işliyordu. Maden çıkartıp onları işlemek zorundaydı çünkü tek geçim kaynağı madencilikti. Her zamanki gibi erken saatlerde kazmaya başlamıştı. Bir anda kazmasına sert bir şey takıldı. Yaşlı madenci ilk başta sert bir kaya zannetti ve aynı yere tekrar vurdu kazmasını. Ancak vurduğu şey o kadar sertti ki hiçbir şey olmamıştı. Kazmasını yere bırakıp eli ile toprağı eşelemeye başladı. Büyük bir kaya zannettiği şey bir kutu çıkmıştı, simsiyah bir kutu. Hemen kutunun üzerindeki toprak parçalarını temizledi. Tam açacak iken vazgeçti. Kutuyu atının eğerinde bulunan çantasının alt kısımlarına sakladı. Evde açmayı planlıyordu.

Artık akşam saatleriydi. Hava iyice soğumuştu. Yaşlı madenci tüm gün maden kazmaktan yorulmuş bir haldeydi. Artık eve dönmenin zamanı gelmişti belli ki. Eşyaları tek tek atının eğerindeki çantasına yerleştirdi. Siyah kutu da çantasındaydı. Eşyalarını hazırladıktan sonra evine doğru yola koyuldu. Yolda içi içini yiyiyordu Acaba kutusunun içersinde eski çağlardan kalma bir hazine mi var diye heyecan içersindeydi. Eğer bu bir hazine ise hayatı kurtulacaktı ve artık çalışmak zorunda kalmayacaktı. Evine yaklaştıkça heyecanı iyice artmıştı belli ki. Evi de oldukça uzaktaydı Minoc şehrine.

Evine varmıştı. Hemen kapısının önünden aldığı birkaç odunu şöminesinin içine atıp yaktı. Evin içersi çok soğuktu. Kıyafetlerini değiştirdi ve atının çantasından kutuyu almaya gitti. Kutuyu aldı ve tekrar evine girdi. Şöminesinin önündeki sandalyeye oturdu. Heyecanlıydı. Kutuyu açmaya çalıştı. Kilidi çok sağlamdı belli ki açılmıyordu. İçeriden kilidi açmak için bir şeyler aramaya gitti. Geriye döndüğünde şok olmuştu. Kutu kendi kendine açılmıştı. Ama bu nasıl olabilirdi. Kutu kendi kendine nasıl açılabilirdi. Yoksa bu bir sihirli kutumuydu. Yaşlı madenci önce biraz tedirgin oldu. Daha sonra kutunun yanına gidip içindekilere baktı. Kutunun içersinden iki tane parşömen çıkmıştı. Baya eski oldukları belli oluyordu, çünkü parşömenler yırtıktı. Parşömenlerden birini eline alıp baktı. Elindeki parşömende yazılar yazıyordu. Ancak eski bir yazı olduğundan okuyamıyordu. Öteki parşömeni eline aldı. Öteki parşömende bir haritaydı. Haritayı okumayı başarmıştı, çünkü bir zamanlar kartografi ile uğraşmıştı. Haritayı zar zor da olsa okuyabilmişti. Haritada bir madeni işaret ediyordu. Bu ne anlama geliyordu. Madende ne vardı. Bunun cevapları büyük ihtimalle diğer parşömen de yazıyordu. Saat gittikçe ilerlemişti. Yaşlı madenci en sonunda yatıp uyumaya karar verdi. Yatağına yattı, heyecanı daha da artmıştı. Bunun bir hazine haritası olduğuna inanıyordu.

Sabah olmuştu. Hemen hazırlanıp yazıların yazdığı parşömeni yanına alarak epigrafi konusunda usta olan arkadaşının yanına gitmek için yola çıktı. Epigrafi ustası arkadaşının adı Roan&񗝉dı. Roan cove şehrinde oturuyordu. Yaşlı madenci cove şehrine doğru gitmeye başladı. Yolu uzundu. Yolda kutuyu bulduğu andaki heyecanının kat ve kat fazlasını yaşıyordu. En sonunda cove şehrine yaklaştı. Cove şehrine yaklaşınca içersinde bir ürperti vardı. Chris kendi kendine,
- Ya yolda giderken karşıma yolda bir orc çıkarsa. O zaman ne yaparım ben.
Bu soruyu sormasının nedeni Cove şehrinin yakınlarında bir orc karargahı vardı ve genellikle Orclar bu bölgede dolanırlardı. Neyse ki aklına gelen şey gerçekleşmeden Cove şehrine vardı. Eski dostu Roan&񗝉ın evinin kapısını çaldı. Roan kapıyı açtığında,
- Chris eski dostum. Hangi rüzgar attı seni buralara?
Chris,
- Merhaba kadim dostum. İçeriye girelim her şeyi anlatacağım.
Roan,
- Tamam.
İkiside içeriye girdiler. Chris durumu anlattı,
- Kadim dostum geçenlerde maden kazarken bir kutuya rastladım. Eve gidip kutuyu açtığımda içersinden iki tane parşömen çıktı. Birisi haritaydı, diğeri ise bir yazıydı. Eski bir yazı sanırsam. Bu yazıyı sadece senin okuyacağını düşündüğümden sana getirip bir danışayım dedim.
Roan,
- İyi yaptık dostum parşömeni ver de bakalım neyin nesiymiş bu yazı.
Chris parşömeni Roan&񗝉a verdi. Roan parşömeni okumaya başladı. Roan,
- Bu parşömen elf dilinde yazılmış. Çok ilginç&񗝖
Chris,
- İlginç olan nedir dostum?
Roan,
- Bu parşömen de yazdığına göre'
Chris,
- Evet dostum ne yazıyor?
Roan,
- Bu kağıtlar çok eskiden kaybedilmiş bir Tanrının kılıcının nerede olduğunu bildiriyor ve anladığım kadarıyla bu yazıyı okuyanlar eğer buraya harfi harfine uymaz ise Tanrılar tarafından cezalandırılacaktır.
Chris,
- Peki ne demek istiyor dostum kısaca açıklar mısın?
Roan,
- Galiba bu lanetli bir parşömen eğer bunlara uymazsak başımıza çok kötü şeyler gelebilir.


'''???

Bu hikaye de yaklaşık 5 bölümden oluşuyor her gün bir bölümünü ekleyeceğim.

Bu konu Lucretius tarafından düzenlendi(2008-01-03 15:31, 16 yıl önce)

Roan,
- İyi yaptık dostum parşömeni ver de bakalım neyin nesiymiş bu yazı.
Chris parşömeni Roan&񗝉a verdi. Roan parşömeni okumaya başladı. Roan,
- Bu parşömen elf dilinde yazılmış. Çok ilginç&񗝖
Chris,
- İlginç olan nedir dostum?
Roan,
- Bu parşömen de yazdığına göre&񗝖
Chris,
- Evet dostum ne yazıyor?
Roan,
- Bu kağıtlar çok eskiden kaybedilmiş bir Tanrının kılıcının nerede olduğunu bildiriyor ve anladığım kadarıyla bu yazıyı okuyanlar eğer buraya harfi harfine uymaz ise Tanrılar tarafından cezalandırılacaktır.
Chris,
- Peki ne demek istiyor dostum kısaca açıklar mısın?
Roan,
- Galiba bu lanetli bir parşömen eğer bunlara uymazsak başımıza çok kötü şeyler gelebilir.




Evet , film gibi yine mükemmelsin =)
Oldukça güzel bir hikaye geliyor . Bu sefer her gün 1 bölüm daha heyecanlı bekleyeceğiz . Tebrikler Gökberk çok güzel gidiyorsun ya :)
Silindi
Members
0
Önceki hikayene göre gelişme var :) Devamını beklliyorum.
Master
59.2997
Yahu bişi soracam sizdede ' gibi ifadeler #$ olarak mı çıkıyor yoksa sadece bende mi öyle ?
bizdede aynı yani bende
sitenin scriptlerinde bir sorun var sanırım..

Yazına gelince konuları güzel seçiyorsun ama betimlemelere de biraz önem ver yazı boyunca yaptı etti şeklinde olay ve konuşmalar var. Ve fazla yalın karakterlerin duygularını biraz daha vurgulamalısın bana göre yaşadığı heyecanı mesela. 1-2cümle ekleyerek daha güzel bir hal alabilir. (Ama p*kunu çıkarmamak lazım sonuçta roman değil hikaye yazıyorsun) =) Yaz yaz güzel gidiyorsun :)

Son zamanlarda roleplay bölümünde büyük bir hareketlenme var güzel güzel..
Slothere Güzel Olmuş Xantier Yapmıştı Bir tane Galiba Resimli... O Da Güzeldi Resimli Olsa Birazda (: Daha İyi Olur Neyse Emeğe Saygı...
aklıma geldi söyleyeyim Ithaki yayınları Hobbit kitabını çizgiroman yapmış ben yeni gördüm ama çok şirin duruyor alıcam belki :D Ve bana gelen bir dedikoduya göre de filmi yapılıyormuş :S Ek: Dedikodu deil imdb de de var 2010muş :)
DoomSword'un yokluğunu aratmıyorsun Slothere'cim.:asik2

Başarılarının devamını dilerim.Sen bunları bir araya koyup kitap yap.^^'
Master
59.2997
2. Bölüm,


Her iki yaşlı adam da kara düşüncelerin içersine girmişlerdi. Ne yapacaklarını düşünüyorlardı. Gerçekten lanetliyse bu parşömen başlarına neler gelecekti. Uzun süreli bir suskunluktan sonra Chris,
- Ne yapmalıyız sence Roan?
Roan,
- Bilmiyorum. Ancak ne yapmayacağımızı biliyorum.
Chris,
- Nedir o?
Roan,
- Bu parşömenin dediklerini yapmazsak başımıza büyük bir şey geleceği kesin.
Chris,
- O zaman o parşömenin dediklerini yapalım bizde.
Roan,
- Tamam ama şimdi biraz dinlenelim saat baya geç oldu, hava iyice karardı.

İkisi de uyumak için yataklarına uzanmışlardı. Ancak uyuyamacaklardı belli ki. Gerçekten de o parşömenlerde lanet var mıydı? Bunu öğrenmenin tek yolu vardı, o da parşömen de denilenleri yapmaktı. Roan ve Chris uyanınca ilk yaptıkları şey hazırlanmaktı. Hazırlanıp kahvaltılarını yaptıktan sonra Chris,
- Artık yola çıksak iyi olacak çok işimiz var bu gün.
Roan,
- Tamam hazırlanıp çıkalım. Önce gidip sizden öteki parşömeni alırız. Bakalım neyin nesiymiş o harita.
Hazırlanıp atlarına binerek Chris’in evine doğru yol aldılar. Yolda aralarında,
- Sence parşömende yazılanlar doğrumu Roan?
- Deneyip göreceğiz.
Chris’in evine varmaları uzun sürmemişti. Chris,
- Sen birkaç dakika burada bekle ben parşömeni alıp geleyim.
- Tamam seni burada bekliyorum Chris.
Chris evine girip parşömeni aldı ve evinden çıktı. Chris,
- Hadi gidelim.
İkisi beraber kimsenin gelemeyeceği sessiz sakin bir yere gittiler. Parşömeni ortaya koyarak parşömen in nereyi gösterdiğini anlamaya çalıştılar. Parşömende bir koordinat yazıyordu, koordinat “8o42’S,10o49’E” idi. Chris yanına pusulasını almayı unutmuştu. Chris,
- Roan ben pusulamı evde unutmuşum senin yanında pusula var mı acaba?
Roan,
- Elbette unutacağını tahmin ettiğim için ne olur ne olmaz diye yanımda getirmiştim.
Roan çantasındaki pusulayı çıkartıp Chris’e verdi. Chris haritayı okuduğunda koordinattan çok şey yazıyordu. Bunlardan birisi de “Aradığın şey genellikle bilge insanların gittiği bir yerin yanındaki boş binanın altında bulunuyor.” İkisinin kafası oldukça karışmıştı. Chris,
- Bilge insanların gittiği bir yer neresi olabilir sence Roan?
Roan,
- Hiçbir fikrim yok.
Chris,
- O zaman koordinatları takip edicez. Hadi yürü gidiyoruz.

Pusulayı takip ederek haritadaki yeri bulmaya çalışıyorlardı. Çok garipti. Pusuladaki koordinatları takip edince gösterdiği yer Britain şehrindeydi. Peki koskoca şehrin altında ne olabilirdi ki? En sonunda istedikleri yeri bulabilmişlerdi. Britain limanının hemen arkasındaki boş binayı gösteriyordu.Chris,
- Parşömenin bahsettiği bilge insanların gittiği yer galiba yan taraftaki kütüphane binası olmalı.
Roan,
- O zaman aradığımız şey de bu binanın altında.
Binanın kapısını açmaya çalıştılar. Eski kilidi açmakta çok zorlandılar. En sonunda kapıyı kırarak açabildiler. İçeriye girdiklerinde her yer ışık olmadığı için simsiyah haldeydi. Chris,
- Hemen gidip kazma, kürek bulamamız lazım.
Roan,
- Ben hallederim sen burada bekle.
Roan binadan çıkarak Britain şehrinin tüccarına gitti. Roan tüccara,
- Merhaba bayım. Bize iki tane kazma ve iki tane kürek lazım. Sizde bulunur mu acaba?
Tüccar,
- Elbette bulunur. Kaç altın vereceksiniz hepsine?
Roan,
- 15 altın veririm.
Tüccar,
- Peki kabul burada bekleyin de gidip kazma ve küreklerinizi getireyim.
On beş dakika sonra tüccar elinde kazma ve küreklerle geri döndü. Roan parayı, tüccar da kazma kürekleri verdi. Tüccar,
- Güle güle kullanın.
Roan,
- Teşekkürler.
Roan aldığı kazma küreği Chris’in yanına götürdü. Artık akşam saatleriydi. Chris Roan’ı beklerken birkaç tane mum ve lamba bulmuştu. Roan Chris’in yanına vardığında,
- Kazma ve kürekleri getirdim. Haydi kazmaya başlayalım.
Chris,
- Tamam.

Kazmaya başlamışlardı. Chris madenci olduğundan kazmasını daha iyi başarıyordu. Chris yeri kazıyordu, Roan ise çıkan toprakları kenara topluyordu. Chris kazarken kazmasına bir şey takıldı. Her iki yaşlı adam da heyecanlandı birden. Çıkan bir sandıktı. Hemen topraktan sandığı alıp çıkarttılar. Roan,
- Açmaya hazırmısın dostum?
Chris,
- Evet hazırım haydi açalım.
Her ikisi de aynı anda kutuyu açtılar. İçersinden tekrar bir parşömen çıkmıştı. Hayal kırıklığına uğramışlardı belli etmeseler de. Roan,
- Şu parşömeni ver de bakalım neymiş.
Chris elindeki parşömeni Roan’a verdi. Roan okuduktan sonra,
- Dostum bu bir eşyanın yapımını anlatıyor.
Chris,
- Nedir o?
Roan,
- Galiba burada Tanrı’nın kaybolan kılıcının yapımından kullanılan malzemeler ve nasıl yapıldığı yazıyor. Altında da ufak bir not var.
Roan,
- Ne yazıyor o notta?
Chris,
- “Buradaki tariflere uyup Tanrı’nın kılıcını yapınız. Aksi takdirde başınıza çok kötü şeyler gelicek. Eğer kılıcı üretirseniz sizi büyük süprizler bekliyor” yazıyor..

..
Tebrik ederim..
Yine güzel bir bölüm =) Devamını bekliyoruz ..
Silindi
Novice
1
Slothere:
Aksi takdirde başınıza çok kötü şeyler gelicek

Bu daha msnden dağıtılan mesajlara benzemiş;

Bu mesajı 10 kisiye yollamazsan başına çok kötü şeyler gelecek gibi.

Orda daha anlamlı, daha esrarengiz kelimeler kullanman gerekirdi.

Aksi takdirde kılıcın gazabını hissedersiniz gibi.


Onun dışında hikaye güzel gidiyor.
Master
59.2997
3. bölüm, Aslında yarın 2 bölümü birden ekliyecektim şimdi aklıma geldi ekleyeyim dedim.


Chris,
- Peki şimdi ne yapacağız?
Roan,
- Bence bu parşömene uyup kılıcı yapalım ve neler olacağını görelim.
Chris,
- Peki tamam, ama önce eve gidip biraz dinlenelim bu kadar maceraya yaşlı bedenim daha fazla dayanamıcak.
İkisi beraber Chris,in evine doğru gitmeye başladılar.Yolda
Chris,
- Sence burada yazanlar doğru olabilirmi?
Roan,
- Deneyip göreceğiz.
Yolculuklarına devam ederken hava iyice kararmıştı. Karanlıktan göz gözü görmüyordu. O anda Roan’ın aklına çantasındaki meşaleler geldi.
Roan,
- Şurada birkaç dakika bekleyelim de çantamdaki meşaleleri yakalım. Hava zifiri karanlık oldu bari önümüzü görelim.
Chris
- Tamam.
Roan çantasından meşaleleri çıkarttı. Ancak yanına meşaleyi yakacak bir şey almayı unutmuştu.
Roan,
- Meşaleleri yakabileceğimiz bir şeyler var mı yanında ?
Chris,
- Bir bakalım..
Chris çantasını kurcalamaya başladı. En sonunda bir şişe içersinde biraz benzin bulmuştu çantasından. Benzini alıp meşalelere döktüler. Benzini dökerken yerlere de bulaşmıştı.
Roan,
-Peki bunu nasıl yakacağız?
Chris,
- Yerden iki tane taş alıp birbirine sürtüp kıvılcımlardan ateş yaratabiliriz sanıyorsam.
Roan,
- Denemekte fayda var.

Yaşlı Chris yere eğilip iki tane taş aldı. Taşları birbirine sürterek kıvılcımlandırmayı başardı. Ancak çok önemli bir şeyi atlamışlardı. Ateşi yaktıkları yer sık ağaçlarla kaplı bir ormandı ve yere benzin dökmüşlerdi. Yerdeki benzinler bir anca alev aldı. Alev alan benzinler kısa sürede ağaçlara sıçramıştı. Ağaçlar sık olduğundan bir ağaçtan diğerine bulaşarak yangın büyüyordu.
Chris,
- Aman Tanrım yangın!
Roan,
- Hemen buradan uzaklaşalım!
İkisi de kaçmayı başarmıştı yangından. Ancak parşömen ve eşyalarının bulunduğu çantaları yangının olduğu yerde unutmuşlardı. Artık geriye gidip alamazlardı. Parşömen ve çantaları çoktan kül olmuştu. Gözlerinin önünde koskoca orman yanıyordu. O anda hiç beklemedikleri bir şey oluştu. Gözlerinin önünde yanan koskoca orman bir anda sönmüş yanan bütün ağaçlar eskisinden daha yemyeşil şekilde yaprakları çıkmıştı. Ağaçların içersinde bir ışık belirdi birden. Bembeyaz ve gökyüzünden gelen bir ışıktı bu. Chris ve Roan gördükleri karşısında çok şaşkındı.
Chris,
- Bu nasıl olabilir bu orman şimdi yanıyordu nasıl bir anda sönüp hiçbir şey olmamış gibi bu hale gelebilir?
Roan,
- Bak şurada bir ışık var oraya doğru gidelim.
İkisi de ışığa gittiler. Işığı gördüklerinde şok olmuşlardı. Bembeyaz parlak ışığın içersinde havada duran bir parşömen parçası vardı. Chris hemen cesurca o parşömeni ışığın içersinden aldı. Parşömeni alır almaz ışık kayboldu. Chris parşömeni okumaya başladı. Parşömende,
- “ Ey emrimdeki insanlar! Size verilen çok özel görevin doğruluğunun ispatını istiyordunuz, buyurun size ispatı. Bundan sonra parşömene uymaz iseniz tanrının lanetli kılıcının gazabına uğracaksınız. Bu uyarımı sakın unutmayın!” yazıyordu.
Roan hala olayların karşısındaki şaşkınlığı ile,
- Hani bana doğruluğunu soruyordun ya.
Chris,
- Evet.
Roan,
- Buyur sana ispatı.



Üye Ol veya Giriş Yap

Bu forum başlığına mesaj atmak istiyorsanız hemen üye olun veya giriş yapın.