5. Bölüm,
Sabah olmuştu, iki yaşlı adam erken saatte uyandılar.
Chris,
- Bir şeyler yiyelim hemen işe koyuluruz.
Roan,
- Tamam.
Chris yiyecek bir şeyler hazırlamak için içeriye doğru gitti. Roan’da boş durmak yerine parşömende kılıç için gerekli malzemelere bakıyordu. Chris yiyecek bir şeyler hazırlayıp içeriye getirdi.
Chris,
- Kılıcı üretmek için hangi malzemeler gerekliymiş?
Roan,
- Yirmi tane demir külçe, beş adet tahta, bir avuç sarmaşık külü, bir avuç örümcek ipeği ve bir tane ejderha kemiği gerekliymiş.
Chris,
- Ejderha kemiği mi ?
Roan,
- Evet.
Chris,
- Onu nereden bulacağız?
Roan,
- Hiçbir fikrim yok. Ama bu konuyu danışabileceğimiz birini tanıyorum.
Chris,
- Kimmiş o ?
Roan,
- Britain şehrinde yaşayan yaşlı bir büyücü arkadaşım var. Adı Zagor. Bu malzemeleri nereden bulabileceğimizi ona sorabiliriz, bize yardımcı olacağına eminim.
Chris,
- Peki bu adama güvenebilir miyiz?
Roan,
- Elbette. Tamamen güvenebiliriz. Haydi, Britain şehrine gidip yaşlı büyücüyü bulalım.
Chris,
- Tamam.
Akşam üstü olduğunda Britain şehrine varmışlardı.
Chris,
- Sen bu yaşlı büyücünün nerede olduğunu biliyor musun?
Roan,
- Evet, beni takip et.
Chris Roan’ı takip etmeye başladı. Roan Britain şehrinin büyücü dükkanına doğru gidiyordu. Dükkan dan içeriye girince yaşlı büyücü içeride oturuyordu.
Roan,
-Xalor, eski dostum ben geldim.
Yaşlı büyücü önce gelenlere baktı. Daha sonra,
- Roan eski dostum bu senmisin?
Roan,
-Evet Xalor.
Xalor,
- Hangi rüzgar attı seni buraya eski dostum?
Roan,
- Sana bir konuda danışmaya geldik.
Xalor,
- Peki sakin bir yere gidelim de konuşalım. Beni takip edin.
Roan ve Chris Xalor’u takip etmeye başladılar. Xalor Roan ve Chris’i kendi evine doğru götürüyordu. Bir süre sonra Xalor’un evine vardılar.
Xalor,
- Haydi girin içeri.
Roan ve Chris içeriye girdiler.
Xalor,
- Bana danışmak istediğiniz konu nedir acaba?
Roan,
- Eski dostum, biz geçenlerde bir parşömen bulduk. Bu parşömende Tanrı’nın Kılıcı’nın yapımı için gerekli malzemeler ve neler yapılacağı yazıyordu. Malzemeleri nasıl bulabileceğimiz konusunda size danışmak istedik.
Xalor,
- Tanrı’nın Kılıcı mı? O parşömeni siz mi buldunuz? Senelerdir o parşömenlerin peşindeyiz biz.
Roan,
- Peki bu parşömenin efsanesini biliyorsan bize anlatabilir misin eski dostum?
Xalor,
- Peki anlatayım. Biz çocukken dünya üzerinde garip olaylar oluyordu. Hep merak etmiştik neler olduğunu. Bir gün neler olduğunu anlayabilmek için bir grubu gizlice takip ettik. Takip ettiğimizde şok olduğumuz bir şey görmüştük. O zamanlar doğruluğu bilinip bilinmeyen bir haber vardı. Kulaktan kulağa yayılıyordu. Bu haber Tanrı özel bir şövalyeyi dünyaya gönderecekti ve o şövalyenin elinde Tanrı’nın özel kılıcı bulunacaktı. Bu şövalye dünya üzerinde bir akarsuyun üzerine indirilecekti. Herkes doğru olup olmadığını merak ettiği için Sosiara üzerindeki tüm akarsuların başında beklediler günlerce. Bir gün Sosiara üzerinde çok ilginç şeyler olmaya başlamıştı ve çok büyük bir fırtına ile tüm gökyüzü simsiyah parlak bir ışık oluştu. Herkes korkuyordu. Ancak şövalyenin geleceğini bilen insanlar şövalyenin Sosiara üzerine indirildiğini anlamıştı. Ama şövalye kulaktan kulağa yayıldığı gibi bir akarsuya değil Britain şehrinin güneyindeki köprünün üzerinde oluşmuştu. Ama bu şövalyenin dünya üzerine neden geldiğini kimse bilmiyordu. Çok geçmeden belli oldu neden geldiği. Dünya üzerinde lanet oluşturmak için gelmişti bu şövalye. Bir anda şehir mezarlarına, madenlere ve şehirlere onlarca yaratık indirilmişti. Bunlardan bir tanesi de karanlık ejder olarak bilinen simsiyah ve çok büyük bir ejderhaydı. Şövalye’yi herkes şeytan sanmıştı ve şövalyeye saldırmaya başladılar. Ancak şövalyenin elinde bulunan Tanrı’nın Kılıcı sayesinde hiçbir şey olmuyordu. O anda parlak bir ışık geldi bölgeye. Bu ışık bir süre sonra bembeyaz atı olan bir büyücüye dönüştü. Şövalye büyücüyü görünce ilk başta hiçbir tepki vermedi. Büyücü şövalyeye doğru çok kuvvetli bir büyü yapınca şövalye saldırmaya çalıştı, ancak artık çok geçti çünkü büyü hemen etki etmişti. Şövalye büyünün etkisi ile alevler içersinde yanmaya başlamıştı. Büyücü tekrar bir büyü ile şövalyeyi gökyüzüne doğru fırlattı. Hızla yere düşerken elindeki kılıç yere düştü ve param parça oldu. Kılıç parçalandığı an inanılmaz bir gürültü ve sarsıntı oluştu. Herkes ne olduğunu anlamadan kendini yerde bulmuştu. O büyük gürültüden sonra gözlerimizi açtığımızda Britain şehrinin neredeyse tamamı yıkılmıştı şövalye ve büyücü ise ortadan kaybolmuştu. Her yer yıkılmasına rağmen olayların gerçekleştiği köprü sapasağlamdı. Ben ve birkaç arkadaşım köprüye gittik. Yerde parlayan bir parşömen parçası vardı. Parşömende “ Tanrı’nın Kılıcı geri dönecek” yazıyordu. O günden beri nasıl geri döneceğini merak ediyorduk. Sonra bir madenci dağlarda gezerken üzerine dağdan çığlar düşmüştü. Ancak madenciye hiçbir şey olmamıştı. O da parşömeni bulmuştu ancak inanmamıştı. Ertesi gün çok büyük bir patlama sesi duyduk. Patlama madencinin çalıştığı madenden geliyordu. Gittiğimizde gözlerimize inanamadık. Madenci koskocaman bir ejderhaya dönüşmüştü. Bir süre sonra ejderha büyük bir ışık içersinde milyonlarca parçaya bölündü. Parşömeni siz bulmuşsunuz. Ancak bu parşömenin bir laneti var. Burada denilenleri yapmazsanız korkarım sizin başınıza da aynı şeyler gelicek.
Roan ve Chris’in içleri biraz ürpermişti. Acaba bizim başımıza böyle bir şey gelir mi der gibi bir bakışları vardı.
Chris,
- Peki şimdi ne yapacağız ?
Xalor,
- Buradaki tarife uyup kılıcı üretmek zorundayız. Malzemelere baktığım kadarıyla hepsi bulunabilir. Ancak bir tanesi dışında.
Roan,
- Nedir o?
Xalor,
- Ejderha kemiği. Bunun için Sosiara’nın en lanetli yeri olan Destard Zindanı’na gitmeliyiz. Sadece oradaki ejderhayı öldürüp kemiğini ele geçirebiliriz. Hani size Britain şehrine indirilen simsiyah bir ejderhadan bahsettim ya, işte onun kemikleri gerekli kılıcı yapabilmemiz için
Roan ve Chris,
- Peki oraya gidiş yolunu bize gösterir misiniz?
Xalor,
- Elbette. Bende sizinle geleceğim zaten tek başınıza o ejderhayı öldürmeniz imkansız. Eğer tek başınıza giderseniz kül olabilirsiniz. O ejderha lanetli bir ejderha.
Roan,
- O zaman haydi gidelim.
Xalor,
- Bekleyin de hazırlanayım.
Bu hikayeden sonra Blackthorn'un Dönüşü var. Hatırlarsanız British'in Çöküşü hikayesinde kaçmayı başarmıştı.