Evet arkadaşlar dünyanın başlangıç tarihinden beri birşeyler yazılıp çiziliyor kıyamet senaryoları yapılıyor ama bi türlü gerçekleşmiyor yada biz göremiyoruz bilmiyorum işte hiç gerçekleşmeyen 10 kehanet.


Pompeii Felaketi

Roma İmparatorluğu’nun gördüğü en korkunç doğa olayı, şüphesiz 24 Ağustos 79 tarihinde Vezüv yanardağının patlamasıydı. Dağ o kadar şiddetli lav püskürdü ki sadece kent sakinleri değil tüm Romalılar dünyanın sonunun geldiğini sanmıştı. İki gün boyunca gökyüzünün külle kaplanmasına neden olan felaket, halkın büyük bölümünün hayatını kaybetmesine, Pompeii kentinin de haritadan silinmesine neden olmuştu. Yazar Senaca, felaketten 12 yıl önce gökyüzünün dumanlarla kaplanacağı ve dünyanın yok olacağı kehanetinde bulunmuştu.



Londra Yangını

Tüm Hıristiyan dünyası 1666 yılına korkuyla girdi. İncil’de kötü olayların habercisi olarak görülen 666 rakamından çekinen din camiasının korktuğu başına geldi. O yıl gerçekleşen ve Londra’nın yarısını yok eden yangın, bir önceki sene binlerce kişiyi öldüren veba salgınının tüm kalıntılarını da şehrin üzerinden sildi.





Halley Kuyruklu Yıldızı

Her 76 yılda bir dünyayı ziyaret eden kuyruklu yıldız tarih boyunca insanları korkutan bir unsur olmayı başarmıştı. Takvimler 1910’u gösterdiğinde Dünya’ya yaklaşmakta olan kuyruklu yıldız büyük endişe yaratmıştı. Resimdeki karikatürde tam o günlerde Fransa’da yayımlanmıştı. Avrupa’da birçok insan kuyruklu yıldızın dünya atmosferini zehirli bir gaz ile dolduracağını ve herkesin öleceğine inanıyordu. Hatta Roma’da iddia edilen gazdan korunmak için yüz maskeleri bile satılmaya başlanmıştı.



Yehova’nın Şahitleri

İsa tarafından yerin edebi olarak cennet kılınacağına inanan 7 milyon kişiden oluşan uluslararası dini topluluğun ilk kehaneti, 1914 senesinde dünyanın yok olacağıydı. Kehanetin gerçekleşmemesinin ardından küresel çapta faaliyetlerine devam eden topluluk, inanç sisteminde de bazı değişikliklere gitmek durumunda kaldı.




Gezegenlerin Dizilişi

Resimde 27 Şubat 2009 tarihide Florida’daki Ponce Inlet deniz fenerinin tepesinde yan yana gelen Ay ve Venüs görülüyor. Bu tür gezegen dizilişleri her zaman kıyamet senaryoları doğurduğu gibi, 5 Mayıs 2000 tarihi içinde birçok teori ortaya atılmıştı. O gün Ay ve Güneş ile tek sıra haline gelen Merkür, Jüpiter, Satürn ve Venüs, bazılarının dünyanın buzla kaplanacağına veya depremler ile insanlığın yok olacağına inanmasına yol açmıştı.




İsa Dünyaya Dönüyor

Resimde görülen vaizci Pat Robertson, 1980’de İsa’nın dünyaya geri döneceği kehanetini savurmuştu. Robertson, “İsa bir meleğin gürlemesi ve Tanrı’nın borazanı eşliğinde gökten inecek ve biz tüm insanlar onunla havada buluşacağız” demişti. Televizyon vaizleri ile kehanetini duyuran Robertson’a inananlar, dünyanın yangınlarla yok olacağına ve cennetin ortaya çıkacağına inanıyor.



Hale-Bopp Trajedisi

Keşfedildiği 1995 yılından sonra sadece bir kere, 28 Mart 1997 tarihinde dünyadan görülen Hale-Bopp kuyruklu yıldızı o gün bir trajediye neden oldu. Dünyanın Lucifer’ın ateşleri ile yok olacağına inanan “Cennetin Kapıları” adlı bir dini topluluğun 39 üyesi, kuyruklu yıldızın Dünya’ya en yakın olduğu anda toplu intihar etti. Sebep, resimde İngiltere’de bulunan Stonehenge’in üzerinden geçerken görülen Hale-Bopp kuyruklu yıldızını kullandığına inandıkları UFO’nun kendilerini de kurtaracağıydı.


Buz Felaketi

“Nihai Felaket” adlı kitabında yazar Richard Noone, 5 Mayıs 2000 tarihinde mükemmel bir hizaya gireceklerine inandığı gezegenlerin buzulları ekvatora yönlendireceğini ileri sürmüştü. Noone kitabında yer değiştiren kutupların yeni bir buz çağı başlatacağını savunmuştu. Belirttiği tarih sonrasında Noone bir daha kitap yazmadı.



Y2K Hatası

Wall Street Journal gazetesinde 1984 yılında çıkan bir habere göre, 2000 senesine girildiği gece bilgisayarlarda tarih ve zamanlama bozukluğu doğuracak bir yazılım hatası oluşacaktı. Tüm dijital ve dijital olmayan bilgilerin dokümantasyonu ile depolanma sistemi çökecekti. Resimde, bahsedilen kehanete karşı önlem alan Head ailesi görülüyor. Onlar gibi birçok insan medyanın kışkırtması ile alınması gereken önlemlere uyarak yemek depolamıştı.



Kara Delik Felaketi

Büyük Hadron Çarpıştırıcısı 2009’un Eylül ayında çalıştırıldığında, bazı bilim insanları en güçlü atom parçalayıcısının dünyanın içinde bir kara delik oluşturacağına inanmıştı. Bilim insanları en ufak parçası yok oluncaya dek kara deliğin Dünya’yı yutacağını savunmuş, hatta 2008’de projeyi engellemeye çalışmışlardı.



Yani birileri bizim üzerimizden korkuyla ve birşey yapamamanın verdiği duyguyla birşeyler yapmaya çalışıyor yapıp çiziyor öldürüyor kıyamet kopartıyor en sonunda para kazanıyor yeni tarih die 2012 verdiler bekleyip göreceğiz böle giderse 100 yıllarca bu millet korkutulur biride çıkıp bunlar size yalan sölüyo demezmi.
Korku psikolojisi olmadan insanları yönetemezsin bence mevzu bundan ibaret :) fakat son yüzyıldainsanlar doğaya çok zarar verdi. dünyanın ömrünün kısaldığını düşünüyorum.
en fazla 30 40 yılda ölürsek ken dimiz yüzünden ölürüz:D
Kehanetler, dinler ve diğer saçmalıklar korkuyu maşa olarak kullanıp insanları asırlar boyunca kontrol altına almak için kullanılmış, uydurulmuş çok başarılı hikayelerdir. İnsanlar asırlar boyunca doğdukları düzeni sorgulamadan sessiz sedasız bir şekilde düzeni kabul edip yaşadı, kurnazca manipüle edildi ve edilmeye devam ediyor. İnanıyorum ki gittikçe kokuşan ve çürümekte olan bu sistem birgün çökecek ve insanoğlu gözlerini açıp sormaya cesaret edemediği soruları sormaya cevap alamadığı şeylere inanıp yaşamını başkalarının kontrolüne vermeyi bırakacak. Şüphesiz bu olduğu zaman dünya daha yaşanır bir hale gelecek. Hurafelerin olmadığı daha yaşanır bir dünyayı görmeyi çok isterdim umarım bunu görmeye ömrüm yeter :)

Böyle konular açıldığında George Carlin'i anmamız lazım :)

https://www.youtube.com/watch?v=MeSSwKffj9o
@Servis Dışı Yetkili KEANU
Peki sana göre daha yaşanabilir bir dünyaya kavuştuğumuzda yani yine sana göre beyinleri uyuşturmak dışında bir etkisi olmayan dinler ortadan kalktığında dünyada yaşamamızın manâsı ne olacak ?
Ne için yaşayacağız , kötü olduğumuzda bunun bir cezası , iyi olduğumuzda bunun bir mükafatı olmayacak mı ? vs. vs.
Sırf diğer tarafta ceza çekmemek, ya da cennete gidip bir kaç huri ile istediğimizi yapabilmek için iyilik yapıyor olmamız ne kadar samimi ki ?
İnsanın sürekli bu mükâfatları ya da cezaları düşünerek hareketlerine yön verecek bir ruh yapısı varsa zaten o insan ruh hastasıdır , tedaviye ihtiyacı vardır . İnsan zaten sürekli bunları düşünerek hareket edemez . Bunlar aklına geldiğinde de YALNIŞ yaptığını farkedip doğruya yönelmesi kadar doğal bir şey de olamaz zaten ki bu da samimiyetsizlik olarak yorumlanamaz .Bana İslâm dininde bir şey gösterin ki ve işte bu şey insanların beyinlerini çürütüyor , onları hür iradelerinden alıkoyuyor deyin , ben de size cevabınızı vereyim .
Genelde bu tip yazılara karşı cevap yazmam , herkesin düşüncesi kendisinedir diye düşünürüm ; ama Keanu , din hakkında öyle bir genelleme yapmış ki ; dine inananları sorgulamayan , düşünmeyen kimseler olarak tafsir etmiş . Yalnış ; ben nasıl saygı duyuyorsam sen de aynı şekilde saygı duymak zorundasın ki ne hikmetse ülkemizde genelde dine yakın olarak bilinen kesim yobazlıkla , kişilik haklarına uzaklıkla suçlanır ya da öyle gösterilmeye çalışılır , bir tanesi gösterilerek genelleme yapılır .
O konuda haklısın kostok. Orada hemfikiriz. Ancak sen de " Din olmazsa Dünya'da yaşamamızın bir manası olmaz " diyerek, bu bahsettiğin " Ruh " hastalığına biraz da olsa girmiyor musun ? Yani, cennet ya da cehennem inancı olmadan insanlar ahlaklı, dürüst kısacası iyi bir şekilde yaşayamaz mı ? Ben çok ateist tanıyorum ( Kesinlikle ateist değilim ) bir çok teistten daha ahlaklı. Bence böyle bir kanıya varmak yanlış.
Cennet - cehennem diyerek olay sadece ceza - mükâfat olarak algılandı sanırsam . Benim bahsetmek istediğim bu dünyadan sonra ruhun var olacağı sonsuz yaşam ; yani öteki hayat . Öteki dünya yani ahiret inancının olmadığını varsayarsak ölümü de bir yok oluş olarak kabul etmemiz gerekiyor . İşte bu temelli yok oluş düşüncesi , yaşanılan hayatta bir manâsızlık doğuruyor . Bilmem anlatabildim mi düşündüklerimi ? Oysaki benim inancımda ölüm , doğmak kadar olağan bir durum .
Genelleme yapmanın yalnışlığını , fikirlere olan saygımı söylemiştim zaten . Dolayısıyla senin sandığın gibi ateist düşüncedekilere de ahlaksız falan da demedim ben . Benim de birçok can ciğer arkadaşım aynı düşüncede ve ahlak konusunda kendimden şüphe ederim belki ama onlardan etmem ki kimseye laf etmek de bana düşmez . Bunlar benim şahsi fikirlerim , Keanu'nun yaptığı genelleme sonrası yazma gereği hissettim .
xlore un burda bahsetmek istediği illa iyi olmak için dine inanmak gerekmiyor eğer din için iyilik yapıyorsan zaten iyilik yerine geçmezki yüreğinden gelipte yapıcaksın.
Yüreğinden gelmeden yapmak zaten dinle örtüşmüyor . E tabiki Allah'a inanmadan da iyilik sever bir insan olabilirsin , ona lafım yok . Din olmadan yaşamın bir manası olmaz dememi , atesit düşüncedeki ahiret inancının olmayışıyla ilişkilendirdim ; zaten Xlore a demek istediğimi anlattım sanırım .
Demek istediğini gayet anladım fakat bu konuda katılmıyorum sana. Ahiret inancı olmayan insanların yaşam amaçları gayet tabi olabilir. Tabi ki, farklı farklı, ya da çok basit, amaçları olacaktır. Ama olacaktır. Kimisi, yarınlara daha iyi bir gelecek bırakmak olarak belirleyecektir amacını, kimisi " Ölmücük mü oğlum, hadi içelim " diyecektir. Diyecektir, diyecektir. Ne kadar insan varsa hayatın o kadar amacı vardır bence.
Ben koca evrenin yaradılış amacının bahsettiğin bu basit amaçlarından biri olduğunu sanmıyorum .
Senin düşüncendir , saygı duyarım.
Saygılar sevgiler , hürmetler .
ya bu işi yapanlarında sizden istedikleri böle tartışmanız böle farklı fikirlere sahip olması tek fikir yapamıyoruz milletimizi böle açılıyoruz ben burda böle şeylerin vasat olduğunu anlatmak istedim konu saptı:(
İnancı olmayan insanın yoldan çıkmış kötü olacağı düşüncesini bizlere benimseten nedir ? Mevcut düzende doğup sorgulama fırsatı verilmeksizin aşılanan dine bağlı olmak ve bununla desteklenen öğretilerdir. Cennet ve cehennem bütün dinlerde bir korku aracıdır zaten bütün dinler birbiri üzerine, bulunduğu coğrafyayı bir çatı altında toplamak amacıyla kurulmuştur. İnanışı benimsememek cehennemi cehennemde kötülüğü korkuyu çağrıştırdığı için ateist ve deistlere karşı tuhaf bir görüş oluşuyor, bu çok yanlış. Ben yaşadığımız bu coğrafyada müslüman olduğunu ifade edip öyle yaşayıp güzel ahlaktan eser almamış hertürlü çirkinliğe imza atan çok isim gördüm, sizde gördünüz, görmekteseniz ve görmeye devam edeceksiniz. O yüzden bu tür genellemeler yapmaktan kaçınmak gerekli...

Bu konular böyle forumda kısa kısa mesajlarla tartışılacak masaya yatırılacak konular değil çünkü elimizdeki argümanları masaya yatırmak tek tek açıklamak oldukça vakit alacak olan bir iş. Fakat ifade edilen kavramlara biraz açıklık getirmek istiyorum, umarım çok uzatmam :)

Bugün birçok kaynak ve tarihsel metin bizlere hristiyanlık inancının aslında mısırlılardan geldiğini ispatlamaktadır. Eğer biz elimizdeki bilimsel ve tarihsel verilere inanmayacaksak, gerçekleri araştırmaksızın, gerçek olduğunu sandığımız şeyleri sorgulamaksızın başımızın üzerinde taşımaya devam edersek sistemin çarkları arasında ezilmekten öteye geçemeyiz. İsa aslında Güneş Tanrısı Horus'un ta kendisidir. Horus 25 aralık günü bakire Isis-Meri'den dünyaya gelmiştir. Karakteristik özellikleri İsa ile hiçbir farklılık olmaksızın uyuşmaktadır ve bununla sınırlı kalmamaktadır. (Doğumunu doğudaki bir yıldızın müjdelemesi 3 kralın bu yıldızı takip edip onu bulup süslemesi, mükafatlandırması, 12 yaşında çocuk öğretmen oluşu, 30 yaşında vaftiz edilişi, iyileştirme yeteneğinin olması, 12 havarisinin olması, Judas(Horus'a Typhon ihanet eder) tarafından ihanete uğrayıp satılması çarmıha gerilmesi ölüm sonrası gömülüp 3 gün sonra dirilip göğe yükselmesi vs). Bu benzerlik sadece Horus ve İsa ile sınırlı değildir. Dünyanın çeşitli yerlerinde aynı niteliklere sahip mitolojik tanrılar, peygamberler ve inanışlara liderlik eden isimler ortaya çıkmıştır Krishna, Dionysus, Mithra, Attis ve daha birçok ilahi figür tarihin sayfaları arasında yer almaktadır. Burada kültürel bir etkileşim ve adaptasyon göze çarpıyor. Bununda temeli güneş ve yıldızların düzenidir. Buradaki bütün sayıların gizemi güneşin hareketlerinde gizlidir.

24 aralıkta sirius yıldızı gökyüzündeki en parlak yıldızdır (doğumu müjdeleyen doğudaki yıldız budur) ve Orion kuşağındaki 3 parlak yıldızla aynı hizada yer almaktadır. Bu 3 yıldıza asırlardır ''3 kral'' denmiştir ve biz bu yıldızları şuanda hala bu isimle anmaktayız. (3 kralın doğudaki yıldızı takip etmesi..) Sirius ve Orion kuşağındaki 3 parlak yıldız olan 3 kralın işaret ettiği şey güneştir. 25 aralık tarihinde doğacak olan güneşi gösterir (doğum tarihi olarak geçen bu tarih aynı zamanda kış dönümüdür) 22 aralıkta dünyanın hareketi neticesinde güneş kuzey yarımküreden bakıldığında en silik ve güçsüz halini alır. Eski medeniyetler buna güneşin ölümü demekteydi. Bu noktadan bakıldığında güneşin güneye doğru ilerleyişi durur ve 3 gün boyunca hareketsiz kalır. 3 günlük süreç sonrası southern cross denen takım yıldızın üzerinde tekrar kuzeye doğru ilerlemeye başlar. Southern Corss takım yıldızının özelliği ise ''haç'' şeklinde olmasıdır. Güneşin bu hareketi (çarmıhta ölüm southern cross takım yıldızı üzerinde güneşin 3 gün boyunca hareketsiz kalışı (ölüm) ve 3 günün ardından tekrar harekete geçmesi (diriliş) yukarıda bahsettiğim yorumunu doğurmuştur. Buradan çıkan bir doğa olayı ilk medeniyetlerin güneşe tapması sebebiyle bir inanış şeklini almştır. İnanışların toplumlar üzerindeki etkisini gören diğer medeniyetler ise bu durumu toplumlarını adapte etmiştirler.

Sayfalarca yazmaya devam edebilirim insanlığın yapması gereken sormak araştırmak gezmek görmek incelemek ve en doğruya ulaşmak olmalıdır. Yukarıda verdiğim videoyu izleyip hem gülmek hemde düşünüp değerlendirmek gereklidir. Birşeyler yanlış birşeyler ters ve elimizde inanışların temelini çürütecek bize bunların nereden geldiğini gösterecek argümanlar var. Yapmamız gereken bunları ele alıp düşünmek ve değerlendirmek.

Ben inanan insanlara saygısızlık etmiyorum sadece bunların konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Saygısızlık karşısındakinin düşüncesini ve inanışını saygılı bir şekilde bilimsel değerleri göz önüne alıp masaya yatırmak değildir. Ben tanrıya inanıyorum fakat hiçbir dini benimsemiyorum bu dünyaya mutsuzluk savaş kan ve ölümden başka birşey getirmediğini düşünüyorum. Bunları tanrı gönderiyor olsaydı kendi yarattığı insanları birbirine kendisine tapmıyor diye öldürtmezdi.. Bunları bir tanrı gönderiyor olsaydı 2 kez başarısızlığa uğrayıp 3.de tmm bu kez oldu demezdi...

Birbiri üzerine kurulu olan dinler benim gözümde politik amaçlar uğruna uydurulmuş dalaverelerden öte değildir. Asırlardır yaşadıklarımıza bakıp objektif olarak bilimsel ve tarihsel kanıtlar ışığında olayı değerlendirmemiz gerekir. Dinsel istismarların, dinsel kaynaklı boş korkuların olmadığı bir dünyada toplumların birbiri ile çatışmayacak farklılıklarla yaşaması dünyayı daha mutlu, barış ve huzurun olduğu bir yer haline getirirdi. Hadi tarihsel olayların hepsini hatırlamak ve hepsine hakim olmak zorunda değiliz, peki 11 Eylül sonrası dinlerin nasıl kullanıldığını, toplumların nasıl birbiriyle çatıştırılıp kan ve gözyaşı döküldüğünü hepimiz görmedik mi ?

Bunu anlamak, bunun üzerinde düşünmek gerek.



Üye Ol veya Giriş Yap

Bu forum başlığına mesaj atmak istiyorsanız hemen üye olun veya giriş yapın.