Arkadaşlar öncelikle iyi akşamlar şuan istanbulda büyük olaylar var heleki İstanbul Umraniye Taksim Ve Sarıgazi'de ve bu olaya nineler teyzeler katılmış kendi gözlerimle gördüm ellerinde tencereler pat pat sesler çıkartıyorlar bazı gençler mahallenin ortasında büyük bir yangın çıkarmış kargaşayı büyütüyor bazılarıda kaymakamlık binasına saldırıda bulunuyor bu sırada 4 genç arkadaşımız yaralandı umarım daha fazla büyümez her akşam aynı saate bu olaylar oluyor inş en kısa sürede son bulur herkez rahatlanır esnaf arkadaşlarda maddi yönden zararda .... !


benim düşüncelerim bunlar :) iyi geceler ve iyi forumlar
Böyle devam ettikce AKP DAHA SİNİRLENİP DAHA KÖTÜ HASARLAR BIRAKICAK İNSANLARDA
emir kulu polisden yeni görüntü https://webtv.hurriyet.com.tr/2/50271/23424618/1/dunyayi-ayaga-kaldiracak-goruntu-ankara-ve-istanbul-da-cekildi-taksim-

//ugur
üstad b*kunu çıkarma lütfen :) aşırı kışkırtıcı olmayalım.

Bu konu Uğur GÖK tarafından düzenlendi(2013-06-04 00:48, 10 yıl önce)
Eylemi ilk başta destekliyordum fakat artık konu farklı tarafa çekildi vs. vs. neyin mücadelesi bu boş işler...
Hha tamam hükumet istifa etti kim gelecek başa chp mhp vs. mi hiç biri akp den daha iyi olacağını düşünmüyorum. bir amacınız varsa orta ya adam gibi bir muhalefet çıkarın gerisini onlar halk desteği ile yapar, siz istediğiniz kadar bir tarafınızı yırtın adam gibi bir muhalefet olmadığı sürece it ürür kervan yürür... bu böyledir bunu istediğiniz kadar inkar edin yırtının ama 2 2 daha 4 eder.


Alternatif halkçı bir parti adam gibi muhalefet gerekli başarıyı yakaladı mı halk zaten o paritiyi başa geçirir geçiririz...
gösteriler provoke edildi bu olayda kaybeden millet oldu TC devletinin itibarı oldu sosyal medya asılsız haberlerle galeyana getirdi erdoğan geri adım atmadı sonrası bundan ibaret zincirleme ....

beyler birileri hala provokeye devam ediyor taksimi yakıp yıktılar beşiktaşın kızılayın farkı yok elbette protesto haktır ama yakıp yıkmak nealaka sonra çıkıp biz böyle hakkımızı savunuruz demesin kimse bu utanç..

Hermes arkadaşım bunlar provakatif mesajlar aslı yok twitter facebook aslı olmayan fake hesaplarla yapılan şeyler bunlar insan biraz ölçüp tartmalı her gördüğüne sarılmamalı. 27 öldü 1000 polis istifa etti emniyet müdürü görevinden alındı panzer sivil ezdi bunlar vs halkı kışkırtmak için verilen yalan haberler. ilk 2 gün herşey yolundaydı fakat bu haberleri okuyan çileden çıkıp yakıp yıktı GAZA GELMEYİN.

Bu konu mastik750 tarafından düzenlendi(2013-06-04 03:07, 10 yıl önce)
TÜRK MİLLETİYİZ KARDEŞİM GAZ İLE CALISIYORUZ OSURSAK SAVAS ACICAK DURUMA GELMİŞ AKP'DEN BASKA BİR İKTİDAR GELİRSE DAHAMI İYİ OLUCAK SANIYORLAR ANLIYAMIYORUM :) SONUNA KADAR AKP DİYORUM EN AZINDAN TAYYİP İŞİ BİLİYOR / CHP / MHP GELİRSE DAHA İYİ OLUCAK DİYECEK VARSA CIKSIN KENDİ YAPSIN BASBAKANLIGI GÖRELİM.
Novice
11.9
Mimar dostum, aklı başında, geçmişini, tarihini bilen, ülkesini seven, değer veren hiçbir insan evladı akepeye oy vermez, vermemeli. Ayaklanmaya gelirsek. Hakkıyla görevini yapan Polisimizde var(emir kulu dedikleri), hakkıyla, adabıyla tepkisini gösteren halkımızda. Etrafı yakıp yıkan, devletin polisini taşlayan insanlarda var, tek başına bir hanıma bile şiddet uygulayan polislerde var. Akepeyi seven, oy veren boş kafalı insanlar size gerçekten inanamıyorum. Ya hiçbirşeyden haberiniz yok, yada ben makarnama kömürüme bakarım mı diyorsunuz. Yoksa bilmiyorum neden oy veriyorsunuz bu partiye benide inandırın, şu şu sebepten ötürü diyin bende seveyim, bende sizden biri olayım. Herneyse, ben solcu sağcı yada siyasetle ilgilenen bir insan değilim. Politik olarak desteklediğim ve inandığım tek şey demokrasidir ve artık onun işlediğine inanmıyorum. Kısacası dünyada adalet yokki Türkiye'de olsun.
AKPARTİ İktidar oldu olalı.

IMF'ye olan borç kapatılırken, Türkiye'nin borç stoku 1 Trilyon Liraya yükseldi.

IMF’ye borcu kapatmakla övünen AKP, dış borçta Cumhuriyet tarihinde kırılan ‘rekoru’ gizliyor. Oysa Türkiye’nin tarihinde hiç olmadığı kadar bağımlı hale gelmiştir. Biraz ekonomiden anlayanlar ülkenin çok ağır borçluluk ilişkisi içinde olduğunu çok rahat görebiliyorlar.

Halkın ekonomist olmasına gerek yok. IMF’ye olan borcu kapatıyoruz diye şişinenlerin, aslında borcu neyle ödediğini biliyorlar. Cumhuriyetin değerleri bir bir elden çıkartılarak, kazanılan paranın ne olduğunu kimseye açıklamıyorlar.

Hükümet, IMF’ye olan borcu kapatmakla övünürken, dış borçtaki “rekoru” görmezden geliyor. IMF’ye borç kapanıyor ancak diğer taraftan dış borç katlanarak artırıyor.

2002’de 129.6 milyar dolar olan Türkiye’nin toplam dış borcu, 2013 yılına gelindiğinde 336.9 milyar dolara ulaşmış durumda.

Hazine bugün 19. stand-by çerçevesinde IMF’ye son kez yaklaşık 421 milyon dolar anapara ödemesi yapacak. Böylece Türkiye’nin IMF’ye olan borcu bitecek!

Hükümet, Türkiye’nin sadece IMF’ye borcu varmış gibi bir tablo çizerek, borçların sıfırlandığını savunuyor. IMF’ye borç bitiyor ancak Türkiye’nin dış borcunda “patlama” yaşanıyor.

AKP’nin iktidara geldiği 2002’de 129.6 milyar dolar olan Türkiye’nin toplam dış borcu, yıllar itibarıyla sürekli artış gösterdi.

Şöyle bir bakalım: Dış borç 2003’te 144, 2011’de 304 milyar dolara çıktı. 2012 sonu itibarıyla Türkiye’nin toplam dış borcu 336.9 milyar dolara yükseldi.

Özel sektörün dış borcu 2002-2012 döneminde yüzde 425’le artış rekoru kırdı.

Bu dönemde net 183 milyar dolar büyüyen özel sektör dış borcu 43.1 milyar dolardan 226 milyar dolara yükseldi.

Kamunun 2002 yılında 155.2 milyar TL olan iç borç stoku, yüzde 163 oranında net 253 milyar lira büyüyerek 2012 sonunda 408.3 milyar liraya yükseldi.

2012 sonu itibarıyla kamunun toplam 563 milyar TL’lik iç ve dış borcu ile özel sektörün 226 milyar dolarlık dış borcu birlikte düşünüldüğünde Türkiye’nin toplam borç yükü, 1 trilyon TL’ye yaklaşıyor.

Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartları ile yapılan borçlanma 2002-2012 döneminde tam 38 kat büyüyerek 6.4 milyar liradan 255 milyara yükseldi.

Bu gerçeklerin ışığında şöyle bir analiz yapmak pekâlâ mümkün! Türkiye Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar daha bağımlı, kendi dinamiklerini kaybetmiş, ucuz ithalat, ucuz işgücü cennetine döndürülmüş durumda. AKP hükümeti de kendisinden evvel gelen diğerleri gibi IMF programını harfiyen izlemekten çekinmemiştir.

Türkiye en yüksek dış borçlanmasını son 10 yılda gerçekleştirmiştir. Türkiye diğer bütün ülkeler gibi IMF’den değil, doğrudan doğruya piyasalardan dış borçlanma yoluna giderek, halktan gerçekleri saklamaktadır.


Daha bitmedi.

Son üç yılda güneydoğuda beş şehirde görev yapan yaklaşık 2 bin 500 polisin haberleri olmaksızın AKP’ye üye yapıldıkları ortaya çıktı. Devlet Memurları Kanunu’na göre, siyasi parti üyeliğinin meslekten men gerekçesi sayılması, sahtecilik yoluyla AKP’ye üye kaydedilen polisleri alarma geçirdi. En az 20 polisin savcılığa başvuruda bulunduğu belirtiliyor.

Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre sosyal medyada bir araya gelen polislerin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı Siyasi Partiler Bürosu ile yaptıkları görüşme sonunda Şırnak, Van, Hakkari, Bitlis ve Tunceli’de 2010-2011 ve 2012 yıllarında görev yapan 2 bin 500 kadar polisin haberleri olmaksızın AKP’ye üye yapıldıkları ortaya çıktı. Sahte yollarla üyelikleri yapılan polisler, Devlet Memurları Kanunu’na göre siyasi parti üyeliğinini meslekten men sebebi sayılması nedeniyle Yargıtay Başsavcılığı’na iletilmek üzere savcılıklara dilekçe verip üyeliklerinin silinmesini istedi.

Bu arada, üye kaydı için nüfus cüzdan fotokopisi, iki resim ve imzalı dilekçenin gerekli olması nedeniyle polis memurları, bu bilgelerin amirleri tarafından verilmiş olabileceği kuşkusunu yaşıyor. Öte yandan sağlık ve milli eğitim personelinin de AKP’ye sahte yollarla üye yapıldığı ileri sürülüyor

Onlarca insanın eline, üc kuruş sıkıştırarak, evine kömür odun yardımı yaparak kumanya erzak yardımı yaparak oy toplamasıda bariz ortada.

Bunun yanısıra.

Hükümetin PKK’yla 2009 yılının Mart ayında yaptığı Brüksel Anlaşması sonrasında Habur’a kadar gelinen süreç ayarlandı. PKK’nın Kandil’deki bir numarası Murat Karayılan Habur’un bizzat Tayyip Erdoğan’ın isteğiyle gerçekleştiğini açıkladı



Hükümetin, PKK’yla yaptığı anlaşmanın temeli, 2006’lara kadar gidiyor. Hükümet, İmralı ile temasları MİT’e devrederek, dönemin müsteşarı Emre Taner’i, İmralı’ya gönderdi. 2006-2008 arasında PKK’ya silah bıraktırma amacıyla Avrupa kanadı üzerinden yapılan pazarlıklarda dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün de ağırlığı olduğu gündeme geldi. 2008 yılında ise Brüksel süreci başladı. Oslo olarak bilinen temaslardan önce Brüksel merkezli yapılan görüşmeler, 2009 yılının Mart ayında anlaşma ile sonuçlanınca, Türkiye Habur’a kadar giden dönemi yaşadı. PKK’lıların Habur’dan giriş yapmasını ise bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan’ın istediği ortaya çıktı. PKK’nın Kandil Dağı’ndaki bir numarası Murat Karayılan, Kandil’e giden Milliyet yazarı Hasan Cemal’e Habur’un Başbakan’ın isteğiyle gerçekleştiğini açıkladı. Cemal, 28 Haziran 2011 tarihindeki köşesinde, Karayılan sözlerini şu şekilde aktardı:

“Habur talebi Başbakan’ın kendisinden geldi. Barış adına somut bir adım diye, bir grup gelsin dedi. Bunu kendi partisine siyasi bir destek olarak da görüyordu sanıyorum. İşte bakın artık dağdan iniyorlar havası... Biz de özenle seçtik Habur’a gidecek olanları. Herhangi bir hukuki problem çıkmasın diye özen gösterdim. Önder Apo’nun bu konuda acaba ters teper mi diye bazı kuşkuları olduğunu da söyleyebilirim. Yaşananlardan sonra Başbakan’ın kendisi kararını değiştirdi, birinci açılım da bitti.”
Anlaşmanın temeli Kerkük petrolleri
Hükümet ile PKK’nın yaptığı anlaşmanın temelinde Kerkük petrollerinin Batı’ya aktarılması yatıyor. Kerkük petrollerinin Batı’ya aktarılması için 2007 yılından itibaren Irak’ın kuzeyindeki yönetimle birlikte hareket eden Hükümet’e ABD tarafından, “Petrol güzergâhında güvenlik sorunu istemiyorum. Bu nedenle PKK sorununu çözün” baskısı yaptı ve Hükümet ile PKK’yı masaya oturttu. Açılım sürecinin nasıl yürütüleceği Atlantik Konseyi’nden David Philips’e hazırlatılan rapor temelinde yürütülürken, Brüksel’de yapılan anlaşma, daha sonra Abdullah Öcalan’la İmralı’da görüşülerek 2010 yılında protokole bağlandı. Brüksel anlaşmasının temelini, PKK’nın nasıl silah bırakacağı ve askerin operasyon yapmayacağı oluştururken, yeni Anayasa da unutulmadı. İşte o anlaşmanın temel maddeleri:
1) Asker operasyon yapmayacak. PKK çatışma şartları oluşturmayacak, çatışmaya girmeyecek.
2) Yeni Anayasa’da Kürtlerin vatandaşlık hakları yeniden kapsayıcı bir dille tanımlanacak. Dil ve kültürel hakları Anayasal güvence altına alınacak.
3) Kürt sorununun çözümü için PKK-KCK ile dolaylı da olsa görüşmeler yapılacak. Silahların tasfiyesi için ortak bir görüş oluşturulacak.
4) PKK’nın yaptığı infazlar ile son 25 yılda Güneydoğu’da resmi görevlilerin terörle mücadele adı altında yaptıkları hukuksuz eylemleri araştıracak bir “Hakikatleri Araştırma Komisyonu” kurulacak. PKK bu komisyonun istediği bilgileri verecek, arşivlerini açacak. İlgili devlet görevlileri de ifade verecek.
5) Öcalan’ın cezaevi koşulları seçim sürecine kadar iyileştirilecek. (Gazete, dergi, televizyon gibi mahkûm haklarından yararlanmak ve diyalog sürecinde örgüte hâkim olabilmek için PKK ve BDP’den çözüm sürecinde yer alacak isimlerle denetimli olarak iletişim kurmasına izin verilmesi.) Seçimin ardından silahsızlanma aşamasına geçildiğinde Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılarak ev hapsine alınmasına imkân sağlamak için kamuoyu oluşturulacak.
6) Genel af, seçim sonrasında değerlendirilecek. Seçim barajı düşürülerek özellikle Güneydoğu’da oyların Meclis’e daha fazla yansımasının önü açılacak.


Konuşulacak okadar siyasi konular varki ama bizim insanımız bunu anlamalı ve görmeli sineye çekmemeliyiz.


Sunuda belirteyim.
Hic birşekilde tencere tava birbirine vurarak çevremizdekileri taksim meydanına cıkıpta millete laf taş hakaret yağdırılmasında taraftarı değilim.


bir parti üyesisimisiniz diye soracak olursanızda bu zamanda hic bir partiyi desteklemiyorum kendi arasındaki sorunları cözmiyen parti liderleri devleti nasıl kurtaracaktır.

Herkese İyi Forumlar
Karşıt görüşe kafası boş diyebilecek hatta hakaret edecek kadar faşizm bi zihniyete sahipsin, bu ülke senin gibi zihniyetler yüzünden çekmediği sıkıntı görmediği dert kalmadı.
Halkın ''HÜR'' iradesiyle seçtiği başbakanı dar ağacına gönderen bir zihniyet senin zihniyetin. Bu ülke 2002'ye kadar ASKER tarafından yönetilmiş, asker ambargosu altında yaşamıştır, SÖZDE hür ve demokrasi altında yaşamıştır. üç beş tane ne olduğu belirsiz aşşağılık generallerin himayesi altında herzaman kısıtlı gelişen ekonomiye sahip bir ülkeydi TÜRKİYE.. Nankörlüğün lüzumu yok 2002'den önce ne halde olan TÜRKİYE şimdi çok şükür çok iyi durumda bunu kör bir insan bile duyarak farkına varabiliyor.
MUH GÖRÜŞ MUH FAŞİZZZ

bırak fanteziyi adamlar bütün ülkeyi satarak balon ekonomi yaptı 5 günde patladı
hermes evet şimdi baktım öyle birşey var ve istifada etmiş o yazıyı başka birinin twitini rewet yapmış paylaşmış. yargısız infaza gerek yok araştır buluruz nedenini neden-sonuç ilişkisine uyarsa herkez cevap alabilir.

https://www.haber3.com/ferhat-kupoglu-o-twiti-acikladi-haberi-2001720h.htm
Novice
12.5
Bu ülke ne yazık ki böyle bir ülke.Ne iktidara karşı çıksan yaranabilirsin ne muhalefete karşı çıkarsan yaranabilirsin.Türkiye'de orta yol yok maalesef.

Türkiye'de hata düzeltme kavramı yok.Hata yaptıysan ölürsün yapma fırsatı bulamazsan kralsın.
Hükümet bile hatasını görüp özür dilediğine göre neden hala hükümet savunulur anlamış değilim. Tepki 3-5 ağaç değil aşırı güç nedeniyledir. Provakatörler etrafa zarar verenler vardır ama gözümün önünde sivil polisin ATM'i patlamasıda vardır. O provakatörler sürekli uyarıldı aramızdan çıkarıldı çoğunluk halktı halkın tepkisiydi acaba o provakatörler olmasaydı ne cevap verilecekti merak ediyorum?

Bu konu Uğur GÖK tarafından düzenlendi(2013-06-04 14:05, 10 yıl önce)
Siyaset ve politikadan anlayan birisi değilim, sadece izlediğim gördüğüm kadarıyla bir vatandaş olarak yorum yapıyorum.

Başbakanın sözlerinden örnek veriyim 1milyon kişi toplarmış, ülkesi bu durumda olan bir başbakandan bu acıklama geliyorsa daha nediyim gösterileri bastırıcak şeyler yapıcağına-yapacaklarına daha da ortalığı kızıştırıyolar. Bu ülkenin %50 si ona oy veriyor diye onlarmı halkı oluyor? Diğerleri halkı değil mi? Cumhuriyet olan bir ülkede başbakanın bu tip konuşması ne kadar doğru?

Bir millet vekili çıkıp gerekirse ANITKABİR'i yıkarız demiş, tüm dünya MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ü kelimelere sığdıramazken, olaylar bu durumdayken bizim millet vekilimiz bu kelimeleri kullanıyor.

Polislere gelince eyw görevlerini yapıyolar da şöyle bir şey de var bazıları bu görevi çok benimsemiş, etkisiz hale gelmiş insanı bile orantısız güç kullanıyolar. Hakedeni vardır, yoktur bilmem ama apo şerefsizinin bayrağını açan MEHMETÇİĞİMİZİN kanını akıtan şerefsizlere slogan yapanlara bu güç uygulanmıyor. Belki de onlar için emir almıyolardır ama bu durumda da emiri veren kişilere ne demek lazım? Bir de yanlarını eli sopalı adamları almışlar milleti kovalıyolar, çoğu ülkede yasak olan portakal gazını kullanıyorlar. Başbakan dış ülkelere (israil,suriye vs. vs.) halkına yaptığı eziyetlerden bahsederken bu olanları görmüyormu?

Ayrıca ATATÜRK'ün gençleriyiz diye kendilerinden bahsedip etrafında aponun bayrağını acıp slogan atanlara izin veren zihniyetlerininde.. Ülkem bu durumdayken diğer partilerin iktidar partiyle çözüm üretiçeklerine kendilerine pay çıkarmaya çalışıyor. Sözde herkes birleşti. Evet birleşmişde tek ortak yanları akp aldıkları cephe. Bu olaylarda ölen evlatlar, yaralanan insanlar var. Yapılanlar neyi değiştiricek bilmiyorum ama o ölen kardeş için akan göz yaşlarını durdurabiliricek mi? O ananın acısını dindirebilicek mi?



Üye Ol veya Giriş Yap

Bu forum başlığına mesaj atmak istiyorsanız hemen üye olun veya giriş yapın.